fan-sitem

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
fan-sitem

    Manyetiklik

    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    Manyetiklik Left_bar_bleue999 / 100999 / 100Manyetiklik Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Manyetiklik Empty Manyetiklik

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:06 pm

    Manyetiklik

    Mıknatıs taşı (Latince magnes) denizcilerin yeni
    dünyalar keşfetmesine yardımcı oldu; ama denizciler şaşırtıcı sırlarını
    uzun yıllar bilim adamlarından sakladılar. Bir mıknatısın daha küçük
    mıknatıslardan oluştuğunu gösteren kırık mıknatıs adı verilen deney
    1269 yılında yapılmışsa da manyetikliğin yapısı konusunda ilk
    belirtiler , 1820 yılında Oersted’ın elektrik akımının mıknatıslı bir
    iğneyi saptırma özelliğini gözlemesiyle ortaya çıktı. Bu saptamadan
    sonra manyetikliğin akımlarla ilişkisi olduğu, Dünya, Güneş ve
    Gökadamız ölçeğinde manyetik alanların akımlardan kaynaklandığı
    anlaşıldı. Ne var ki, bir mıknatısta bu akımları gözlemlemek mümkün
    değildir; şu halde mikroskopik bir yapıları olması gerekir.
    Önce
    bu akımlar elektronların çekirdek çevresinde, sonra kendi çevrelerinde
    dönmesine (‘spin’) bağlandı; ancak atomun bu gezegen biçimindeki
    görünümü daha sonra düzeltildi. Parçacıklar da minik mıknatıslar gibi
    davranıyordu. İşte bunların manyetik özelliklerinden dolayıdır ki, NMR
    (nükleer manyetik rezonans ) ile görüntüleme tekniğinde yararlanılan
    protonlar dokularımızın sağlığı hakkında bize bilgi verir ve
    elektronlar Güneş’in veya çok uzaklardaki pulsarların manyetik
    alanlarını ölçmemizi sağlar.
    Bizim ölçeğimizde bir
    malzemenin mıknatıslanması, parçacık düzeyindeki bu küçük mıknatısların
    bir dış manyetik alanın etkisi altında (kısmen) doğrusal dizilimiyle
    açıklanır. Ama ana bileşeni demir, nikel veya kobalt olan bazı
    alaşımlar en azından sıcaklık belirli bir kritik değeri aşmadıkça
    kendiliğinden mıknatıslanma özelliği gösterir. Olayın kesin açıklaması
    kuvantum fiziğine ve faz geçişleri kuramına (hal değişimleri) dayanır.
    Kritik sıcaklık dolayında mıknatıslanmadaki önemli dalgalanmalar gibi
    olaylar, tam olarak ancak 20 yıl kadar önce, yani yapılan ilk
    deneylerden 700 yıl sonra anlaşıldı. Manyetik şeritlerden bilgisayar
    belleklerine ve iletişim sistemleri bileşenlerinden soğutma
    tekniklerine kadar pratik uygulamalarsa bu kadar uzun zaman beklemedi.


    Akımlar ve Manyetik Alanlar

    ‘’
    ELEKTRİK AKIMI MANYETİK ALAN DOĞURUR : BİR MIKNATISIN KUTUPLARI ARASINA
    YERLEŞTİRİLMİŞ BİR TEL HALKADAN AKIM GEÇERSE, HALKA PUSULA GİBİ
    YÖNLENİR ‘’

    Elektrik akımının yarattığı manyetik alan demir
    tozuyla ortaya çıkarılabilir; demir tozu mıknatıslanır ve alana doğru
    yönlenir. Benzer şekilde, pusulanın iğnesi Dünya’nın çekirdeğinin sıvı
    kısmında dolaşan akımların doğurduğu Dünya alanı içinde yönlenir. Hall
    sondası veya SQUID’ler gibi daha modern algılayıcılar çok küçük
    alanları büyük bir duyarlılıkla ölçer. Nitekim ‘manyetokardiyografi ’
    tekniği ile ölçülen insan kalbinin manyetik alanı 10-10 tesladır,
    yani Dünya manyetik alanının (10-4 tesla ), milyonda biridir.
    B
    manyetik alanı, içinden i akımı geçen l uzunluğunda geçen bir iletken
    telin uyguladığı kuvvet ( i/B ), veya S yüzeyindeki bir sarımın kuvvet
    çifti ISB veya M manyetik moment olduğuna göre, MB şeklinde ortaya
    çıkar. İlk kuvvet karşılıklı paralel iki akımın çekimini açıklar; bu
    olay elektrik akımının şiddet birimi olan amperin tanımlanmasında
    kullanılır. İkinci kuvvet çifti manyetik alan içine yerleştirilen bir
    sarımın dönmesiyle açıklanır; bu olay ölçüm araçlarında (ampermetre,
    voltmetre ve elektrik motorlarında) kullanılır.


    Manyetik Alan

    ‘’OLAĞAN
    BİR MADDE İÇİNDE MANYETİK ALAN ‘ DİYAMANYETİK ‘ VEYA ‘ PARAMANYETİK ‘
    BİR ALAN İNDÜKLER. BİR MIKNATIS İÇİNDEYSE ‘ FERROMANYETİK ‘ ALAN
    KENDİLİĞİNDEN DÜZENLENİR.’’

    Bir cismin mıknatıslanmasına birçok
    mekanizma katkıda bulunur. Bir atoma manyetik bir alan uygulandığında
    indüklenen elektrik akımı elektronların yörünge hareketlerini
    değiştirir. Bu olay alana ters bir mıknatıslanma ile ortaya çıkar:
    buna diyamanyetiklik denir. Paramanyetiklik atomları önceden bir
    manyetik momente sahip olan cisimlerde bulunur, bu cisimlerde manyetik
    momentin varlığı, çiftleşmemiş elektronların varlığıyla açıklanır. Alan
    bu momentleri kendi doğrultusuna sokmaya çalışır, ama indüklenmiş alan
    termik (ısıl ) çalkalanma etkileri nedeniyle engellenir ve bu
    engellenme sıcaklık yükseldikçe güçlenir. Sıcaklığın bu etkisinden
    yararlanılmaktadır: daha önce iyi ‘sıralanmış’ bir malzeme üzerindeki
    alan kaldırılırsa, manyetik enerji azalmasına sıcaklığın düşmesi eşlik
    eder. Bu ‘çekirdek mıknatıslığını giderme olayı’ mutlak sıfıra yaklaşma
    imkanı verir.
    Tamamen kuvantum kaynaklı üçüncü bir etki, bir dış
    alan olmasa bile bir manyetik alanın oluşturulabileceğini ortaya
    çıkardı. İyonlarla (manyetik) serbest elektronlar bir arada bulunursa,
    bu ortamda elektronlar komşu iyonlar arasında önemli bir eşleme
    oluşturur; bu eşlemenin enerjisi momentlerin nispi yönelimine bağlıdır.
    Eşlemenin işaretine göre, tam bir sıralanma için (ferromanyetiklik)
    veya almaşık bir sıralanma için (antiferromanyetiklik) en düşük enerji
    elde edilir. İki tür iyonun varlığından kaynaklanan bir ara durum
    ferritlerde görülür. Sıcaklık arttığında ferromanyetik bir cisimde
    mıknatıslanma azalır, hatta kritik bir sıcaklıkta sıfırlanır. Bu
    durumda düzenli bir fazın düzensiz bir faza kesiksiz geçişi söz
    konusudur. İşte bu yüzden kızıl dereceye kadar ısıtılan bir mıknatıs,
    çekim özelliklerini kaybeder; tam tersine okyanus diplerinden çıkan
    lavlar soğuduğu sırada geçmişin manyetik alanlarını belleğinde
    saklayarak mıknatıslanır. En eski izler 200 milyon yıl öncesine iner.
    Niçin her tür alandan yalıtılan bir demir parçası az mıknatıslanır? X
    ışınlarıyla yapılan bir inceleme, kendiliğinden mıknatıslanmanın çok
    küçük alanlarda, ama farklı yönelimler içinde oluştuğunu gösterir; söz
    konusu alanların ortalaması sıfır değerini verir. Alanların yakınında
    momentlerin sıralanmamasından kaynaklanan enerji fazlalığı mıknatıs
    içinde alan çizgilerinin hapsolması sonucunda dengelenir. Bir demir
    parçasına alan uygulandığında, alana paralel mıknatıslanma önce
    tersinir, sonra tersinmez biçimde büyür; bu olay çeperlerin kristal
    kusurlarını aşmasından veya başka alanların yönelim dengesini
    bozmasından ileri gelir. Kuvvetli bir alanda hemen hemen genelleşen
    sıralanma, mıknatıslanmanın doygunluğa girmesine yol açar. B alanı
    değiştirildiğinde M mıknatıslanması bunu ancak belirli bir gecikmeyle
    izler ve bu bakımdan B’nin belirli bir değeri için M aynı değerleri
    almaz. Mıknatıslanmanın alana göre değişimini inceleyen bir diyagramda
    mıknatıslanma histerezis çevrimini oluşturur; bu eğrinin alanının
    ölçümü ısıl kayıpların değerini verir.





    Mıknatıslar ve Elektromıknatıslar

    ‘‘SERT’
    MALZEMELER, MIKNATISLARDA VE BİLGİSAYAR BELLEKLERİNDE KULLANILIR;
    ‘YUMUŞAK’ MALZEMELERDENSE MANYETİK EKRANLARDA, TRANSFORMATÖRLERDE VEYA
    ELEKTROMIKNATISLARDA YARARLANILIR’

    İyi bir mıknatıs yapmak
    için, manyetikleştirici alan çekildiğinde mıknatıslanmayı koruyan ve
    dış alanlara az duyarlılık gösteren ‘sert’ bir malzeme kullanılır.
    Bilgisayar belleği için sert malzemenin histeresiz çevriminin kare
    olması zorunludur; böylece mıknatıslanma 0 ve 1 rakamlarını simgeleyen
    iki değerden başkasını almaz. Tersine zayıf alanda kolaylıkla
    mıknatıslanabilen ve yüksek frekanslarda alanı iyi izleyen bir malzeme
    isteniyorsa, histeresiz çevriminin dar ve büyük eğimli olması gerekir.
    Böyle bir malzeme içinde akımlarla alan arasındaki orantı, geçirgenlik
    adını alır ve 104 veya 105 kere artar. Bir dış alan içine yerleştirilen
    yumuşak malzeme güçlü bir mıknatıslanma kazanır ve alan çizgilerini
    kendinden geçmeye zorlayarak hapseder. Bu malzeme bir kap çevresinde
    yer alırsa manyetik ekran rolü oynar ve kabı yerçekimi alanından korur.
    Bir transformatörde alan (dolayısıyla manyetik akı) metal çerçeve
    içinde hapsolur. Birincil ve ikincil devreler düzeyinde alternatif
    akım rejiminde akı değişimleriyle indüklenmiş elektromotor kuvvetlerle
    (gerilimler) her sargının n sarım sayısı orantılıdır. Bir
    elektromıknatısta manyetik devre l< kalınlığında bir çekirdek
    aracılığıyla kesilmiştir. Kapalı bir devredekinden düşük olmasına
    rağmen alan gene bu önemli ölçüdedir. Yaklaşık bağlantı olan B= 0
    ni/e eşitliği güçlü bir alanın (1 tesla) kabul edilebilir çekirdek
    aralığı içinde (=10 cm) önemli bir akım (105A) gerektirdiğini gösterir.
    Bu yüzden Joule olası önemli kayıplar doğurur ve bu alanda aşırı
    iletkenlere ihtiyaç duyulur. Elektromıknatıslar daha çok ferromanyetik
    cisimleri çekmede kullanılır. Bu cisimler, alan tarafından tutulduğunda
    manyetik devreyi kapatma eğilimi gösterir.





    Mikroskopik Mıknatıslar

    ’MIKNATISIN
    MANYETİK ALAN ÇİZGİLERİ ELEKTRİK BOBİNİNİN ÇİZGİLERİNE BENZER. BUNA
    KARŞILIK MIKNATISIN HER ATOMU MİKROSKOPİK BİR HALKAYA BENZETİLEMEZ.’’

    Bir
    mıknatısın kuzey kutbundan ‘çıkan’ veya güney kutbuna ‘giren’ alan
    çizgileri gözlemlendiğinde, bu kutuplar bir elektrik dipolünün yükleri
    gibi birbirine karşıt işaretli iki manyetik ‘kütle’ye benzetilir.
    Coulomb’un da belirtmiş olduğu gibi iki mıknatısın uçları, elektrik
    yükleri yasasına göre birbirini çeker ve iter. Gerçekte bu kütleler
    yoktur. Kutupları soyutlamak için mıknatıs ikiye bölününce, aynı
    şiddette kutupları olan iki yeni mıknatıs elde edilir. Parçalar
    arasındaki alanın yönü mıknatısın içinde dışarıda olup bitenin aksine
    alan çizgilerinin güney kutbundan kuzey kutbuna gittiğini gösterir. Bu
    iki gözlem, mıknatısı bir solenoitle (elektrik bobini) karşılaştırmanın
    mümkün olduğunu gösterir; ancak bu durumda akla bir soru gelir:
    mıknatıslar içinde neden akımlar algılanamıyor? Ampere, akımları
    mikroskopik kaynaklı olduğu için algılayamadığımızı düşünüyordu.
    Bir
    atomda, yörüngesi çevresinde dönen bir elektronun içinden akım geçen
    küçük bir sarıma benzediği doğrudur. Atomun kuvantum gerçeğine pek
    uymayan bu klasik ‘görüntü’ mikroskopik Dünya’nın genel bir özelliğini
    ortaya koyar: her kinetik momente (parçacıkların ‘spin’i dahil olmak
    üzere) bir manyetik moment eşlik eder. Bu durumda, kinetik moment
    Plansk değişmezi (h=10-34 J.sn) düzeyindedir; eh / m düzeyinde olan
    manyetik moment, m kütlesi yerine elektronu e yükü yerleştirilerek
    bulunur; e / m yaklaşık olarak 1011 ettiğinden, atom manyetik momenti
    yaklaşık 10-23 A . m2 değerini bulur. Bir doğru üzerine dizilmiş olan
    bir mol (6.1023) atomun manyetik momentinin değeri 1 cm2 yüzeyli,
    içinden 6 amperlik bir akım geçen 10 000 sarımlı bir bobinin manyetik
    momentine eşdeğerdir.
    Elektronlar, protonlar, hatta nötronlar
    mikroskopik ölçekli mıknatıslardır ve bunların manyetik etkileri
    sayesinde, elektronun veya protonun spini gibi kinetik momentleri
    bulunmuştur. Mesela protonun manyetik enerjisi iki karşıt değer
    alabilir:  MB. Bu iki düzey arasındaki geçişe, protonun hemen
    yakınındaki çevre hakkında bilgi veren bir ışıma yayımı eşlik eder.
    İşte nükleer rezonansın (NMR) ilkesi bu olaya dayanır.




    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    Manyetiklik Left_bar_bleue999 / 100999 / 100Manyetiklik Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Manyetiklik Empty Geri: Manyetiklik

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:06 pm

    deva mı??SmileVery Happy

    Mıknatıslanmanın Sırları

    Demir
    ile çelik ferromanyetik malzemelerdir. Manyetik momentler bu
    malzemelerin içinde rastlantısal bir yönelime göre küçük bölgeler
    halinde sıralanır. Bir dış alan uygulandığında, her bölge momentini
    alanla aynı sıraya sokma eğilimi gösterir. Bölgelerin çeperleri az çok
    tersinir bir şekilde yer değiştirir; bu olgu almaşık manyetik alanların
    içinde kalan bir malzeme için her bölgenin farklı değerler aldığı bir
    mıknatıslanma biçiminde ortaya çıkar. Histeresiz çevrimi de bu durumu
    temsil eder ve uygulanan alana göre mıknatıslanmanın değişimlerini
    gösterir. Dar çevrim yumuşak bir malzemede görülür. Bir mıknatıs veya
    bilgisayar belleği için sert malzeme (geniş çevrim) kullanılır;bu
    malzemeler büyük alan değişimleri halinde sabit mıknatıslanma gösterir.
    Ferromanyetik maddeler alan çizgilerini belirli bir yöne sevk etme
    eğilimindedir. Bu olay elektromıknatıslarda veya teyp okuyucu (yada
    kaydedici) kafalarda kullanılmaktadır. Çekirdek aralığındaki (devrenin
    açıklığı) akım şiddetiyle devreyi çevreleyen bobin içindeki akım
    şiddeti doğru orantılıdır. Böylece, çekirdek aralığı önünden geçen
    manyetik bandın parçacıklarını akımın şiddeti değiştirilerek az çok
    yönlendirmek mümkün olur.



    Yerin Manyetik Alanı

    Yerin
    yakınına yerleştirilen ve birbirine dik iki eksenin çevresinde
    dönebilen mıknatıslı küçük bir iğne , her zaman , göz önüne alınan
    noktadaki yerel indüklemenin doğrultusunda belirli bir yönelim alır.
    Konuma bağlım olan bu indüklemeyi tanımlamak için , iki açıdan
    yararlanılır: D sapma açısı ve İ eğim açısı. Yere ilişkin indüklemenin
    şiddeti ortama göre değişir.


    Manyetik Akı

    Bir
    S yüzeyindeki manyetik indükleme akısı, kullanımı , indüklemeninkinden
    daha kolay görünen skaler (yani cebirsel bir
    sayıyla belirlenen) bir büyüklüktür. B manyetik indükleme vektörü, göz
    önüne alınan S yüzeyine dik ve bu yüzeyin her noktasında aynı B
    modülüne sahip olduğu zaman , akısı BS çarpımına eşittir. (B,S
    yüzeyine dik olmayıp bu yüzeyin N normaliyle bir  açısı yapıyorsa, 
    akısı B.S cos ’ya eşit olur.) bu durumda B tesla, S metrekare ve 
    weber (simge : Wb) olarak gösterilir. Maxwell (Mx) ise C.G.S
    sistemindeki manyetik akı birimidir : 1 Mx = 10-8 Wb .


    Magnetizma Açısından Önemli Tarihler

    Mıknatıs
    özelliğini her zaman koruyan cisimler Eskiçağ’dan beri; özellikle bu
    mineralleri Anadolu’da, Magnesia adlı bir kentin yakınında bulan Eski
    Yunanlılar tarafından biliniyordu. Ama o dönemde mıknatısların
    özellikleri büyülü özellikler olarak görülüyordu. Söz konusu
    cisimlerin ilk uygulaması ancak XIII. yüzyılın başında ortaya çıktı:
    XIII.
    yy. başı: Mıknatıslı demirden bir iğne pusula olarak kullanıldı.
    (Çinliler bu buluşun çok daha önce kendileri tarafından
    gerçekleştirildiğini ileri sürerler ama elde kesin olarak inandırıcı
    bir metin yoktur.);
    1302: İlk gerçek eksenli pusulanın bulunması;
    XV.
    yy. sonu : Kristof Kolomb Atlas Okyanusu’nu geçerek, fizikçilerin
    karşısına D sapma açısı (mıknatıslı ucun gösterdiği magnetik meridyenle
    coğrafi meridyen arasındaki açı) sorununu getirdi;
    XVI. yy. sonu
    : Norman, İ eğim açısını (ağırlık merkezinden geçen yatay bir eksenin
    çevresinde hareket eden mıknatıslı bir iğnenin yatay düzlemle
    oluşturduğu açı) inceledi;
    XVII. yy başı : Gilbert, magnetizmayla ilgili ilk deneyleri gerçekleştirdi ve magnetik alanı inceledi;
    1701: Sapma açısıyla ilgili ilk magnetik haritalar (Halley haritaları) gerçekleştirildi.
    XIX. yy. başı : Coulomb, Gauss ve Weber magnetizmaya geleneksel görünümünü verdiler.;
    1895 : Pierre Curie, demirin magnetik özelliğinin sıcaklıkla değişimini buldu;
    XX. yy : Weiss, bir bakıma basit atomik bir magnetik moment olan magneton kavramını getirdi.




    Kaynaklar



    Thema Larousse

    Cumhuriyet Ansiklopedisi

    Gelişim Hachette

    Temel Britannica

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 8:02 pm