fan-sitem

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
fan-sitem

    Aphrodisias

    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    Aphrodisias Left_bar_bleue999 / 100999 / 100Aphrodisias Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Aphrodisias Empty Aphrodisias

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:14 pm

    İmparator Augustus’ un “Tüm Asya ‘dan kendime bu kenti seçtim!” sözü
    bir zamanlar bu kentin ne kadar önemli bir merkez olduğunu anlamamıza
    yardımcı olacaktır. Bir zamanlar adını ünlü tanrıça Afrodit’ ten alan
    bu şehir, kutsal bir ibadet yeri olduğu kadar da bir kültür merkezi
    olarak da alimlerin ve öğrencilerinin uğrak yeri olmuştur. Helenistik
    döneme damgasını vuran bu kent muhteşem iklimi, verimli arazisi ve
    tabiî ki mermeri kentin bu derecede önemli olmasında başlıca etkenler
    arasındadır. Aphrodisias bu nimetlerden sonuna dek yararlandı ve
    verimli arazisi tarım için hala elverişli seviyededir. Kent Aydın’ın
    Karacasu ilçesinin Geyre köyündedir. En önemli bölümleri yaklaşık 520
    hektarlık bir alanın çevresini kuşatan ve uzunluğu 3,5 km yi aşan bir
    kale duvarıyla çevrilmiştir. Bu surla kaplı alanın içinde Afrodit
    Tapınağı, Piskopos Sarayı, Odeon, Kuzey Temenos Akropol, Tiyatro,
    Gymnasion, Stadion, Tetrapylon, Aphrodisias Müzesi yer alırken ayrıca
    kazılmayı bekleyen ve kazısı süren birçok alan vardır. Halen sürmekte
    olan kazıların başlangıcı henüz 60 yaşında hayatını kaybeden ve bütün
    kariyerini bu şehre adamış olan Kenan Erim tarafından 1961 yılında
    başlatılmıştır. Kenan Erim Aphrodisias için 30 yılını harcamış ve
    kentin büyük bölümünün ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kenan Erim
    Aphrodisias‘ a o kadar bağlı olacak ki hayatını yitirdikten sonra bile
    orda olmak istemiş.



    Bulgulara göre Aphrodisias’ta ilk
    yerleşim Kalkolitik Çağ ‘ da olmuş daha sonra bunu ilk Tunç Çağı’na ait
    üstünde antik kent akropolisinin kurulduğu küçük bir höyük izledi.
    Byzantium’ lu Stephanos’a göre kent Ninoe(yarı efsanevi Babil kralı
    Ninos’ tan gelme) olarak adlandırılıyordu. Kentin ayrıca başka adları
    vardır. Her şeye rağmen kesin kökeni ne olursa olsun, Aphrodisias’ ın
    kültürünün ne denli eskiye dayandığı hakkında bilgiler yetersizdir.
    Aphrodisias’ ta ki uzun süreli yerleşmelere rağmen MS. II yüzyıla kadar
    ufak bir köy olarak kaldı. Aphrodisias MS. II yüzyılın sonlarında
    İmparator Augustus’ un koruması altına girdikten sonra dinsel bir
    merkez olduğu kadar zamanın entellüktüel ve kültürel merkezi olarak ta
    ün kazandı. Şehir, din adamları ile kalabalık bir güzel sanatlar ve
    edebiyat zümresi ağırlıyordu.

    Aphrodisias MS. 3. yüzyılda
    piskoposluk merkezi haline geldiğinde, adı, “HAÇ” anlamına gelen
    Stavropolis’e dönüştürüldü. Ünlü Afrodit Tapınağı artık bir
    bazilikaydı. MS. 7. yüzyıla dek çekiciliğini koruyan Aphrodisias 11. ve
    12. yüzyıllarda Selçuklu ve Osmanlı Türklerinin Anadolu’ ya
    gelişleriyle pek güzel el değiştirdikten sonra gitgide önemin yitirdi
    ve tekrar köyleşti. Yüzyıllarca nice tarihi zenginliklere ev sahipliği
    yapan kent, 14 yüzyılda tamamen boşaltılmıştı.

    Aphrodisias, paha
    biçilemeyen sayısız kalıntının merkezi…Bugüne dek yapılmış kazı
    çalışmaları ile yalnızca dörtte biri gün ışığına çıkarılmış bu
    hazinenin yer aldığı topraklarda halen düşünülmeyecek eserler
    yatmakta….Greko-Romen dünyasının sivil kültürünün en güzel örnekleri
    incelenmeyi ve korumayı bekliyor. Kent geniş bir alana yayılmıştır.
    Görkemli tetrapylon kolanları, hala dimdik ayakta duran 30.000 kişilik
    bir stadion ve 10.000 kişilik theatre kentin en göz alıcı mimari
    öğeleridir. Tetrapylon restore edilmiş halde ziyaretçileri karşılayan
    ilk yapıdır. Stadium diğer yapılardan biraz daha uzakta kalır. 262 m
    uzunluğunda ve59 m genişliğinde devasa bir yapıdır. Tapınak 14
    sütunuyla ayaktadır, yapı MS. 5. yüzyıl ve sonrasında cellanın yerinin
    değişmesi, sütunların bir orta ve iki yan nef oluşturacak biçimde
    yanlara taşınması ve doğu ucada bir apsis eklenmesiyle bir hristiyan
    bazilikası halini almıştır. Agoranın etrafında halkı güneş ve yağmurdan
    koruyan, üstü örtülü sütunlu galeriler(stoa) yer almaktadır. Hadrian
    Hamamları da göz alıcı kabartma ve heykellerle süslenmiştir. Son
    yıllarda yürütülen çalışmalar hamamların sıcaklık, soğukluk, ılıklık
    bölümlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kenti çevreleyen surların
    yapı malzemesi olarak kerpiç ve taş kullanılmıştır. Halk evleri ise
    eşit parsellerde kare planlı ve aynı tip yapılıyordu. Nüfus artışı
    nedeniyle konut sıkıntısı vardı ve buna bağlı olarak çok katlı yapılar
    ortaya çıktı. Varlıklı kişiler villa tipinde evlerde yaşamaktaydı. Bu
    dönemde mimarlar Miletos, Priene, Delos ve Rhodos evlerinden esinlenen
    peristilli ev olarak tanımlanan ve merkezi avlu, kabul salonu ile
    bahçeden oluşan bu ev tipinde, avlunun etrafı heykellerle süslenir,
    zeminde mozaik duvarlarda fresko bezeme yapılırdı.

    TETRAPYLON
    Afrodit
    Tapınağı kutsal alanına girişi sağlayan tören kapısı MÖ. 200 yılı
    civarında inşa edilmiştir. Bu giriş kapısı dört sütun sırasından
    oluşmaktadır. Bunlardan en doğudaki ikisi helezon yivli sütunları ve
    güzel işlenmiş kabartmalı alınlık dekorasyonu ile görkemli bir önyüz
    oluşturuyordu. Bu kapı ile alınlık Aphrodisias’ ın kuzey güney yönünde
    devam eden anayolu tapınağın önündeki geniş avluya bağlanmıştır.
    Anıtsal yapının bilimsel verilere dayalı yeniden yapımı 1991 yılında
    tamamlanmıştır. Bu projenin özgün mermer blokları … gibi çok büyük bir
    oranda korunarak günümüze ulaşmıştır. Rekonstürksyona başlanmadan önce
    dikkatli bir şekilde tamamen sökülerek yeni temeller üzerinde tekrar
    bir araya getirilmiştir. Yapı yeniden ayağa kaldırırken sütunları
    desteklemek amacıyla çelik çubuklar ve diğer destek elemanları
    kullanılmış. Ayrıca gerekli yerlere özgün parçalardan kalıplar
    yardımıyla dökülen beton bloklar yerleştirilmiştir.

    AFRODİT TAPINAĞI
    Tanrılar
    insan şeklinde düşünülmeye başlandığında onlara bir tapınak yapılması
    kabul edilir. Kentteki en önemli yapı olan tapınak, tanrının evi
    sayıldığından daima adına adandığı tanrının heykelini barındırırdı.
    Biçimi ve kökeni basit dikdörtgen ev tipinden gelen tapınak, dış sütun
    dizisi ve cephe süslemeleriyle diğer yapılara benzemezdi. Dor, İon ve
    Korint düzeninde yapılan tapınaklarda sütun dizileri üst örtüyü
    taşırdı. Tapınaklar zaman içinde mimarlığa bağlı olarak plan yönünden
    gelişme göstermesinin yanı sıra, kabartmalar ve heykeller ile zengin
    bir görünümde kazanmıştır. Kuzey bölgede yerleşmiş eski zamanların
    Afrodit Tapınağı şehir merkezini ve çekirdeğini oluşturuyor. Eski
    tapınağın bütün bu kalıntıları 40 kolonun 14’ünü içermekte ve bu
    kolonlar bir kere onun etrafını kuşatmaktadır. İbadet yeri tapınağın
    ilk zamanlarından kalmış olmasına rağmen bu gün MÖ. 1.yüzyılda
    başlandığını ve Augustus bölgesi doğrultusunda tamamlandığı
    düşünülüyor. Tapınak bölgesi 2 yüzyılda tamamlandı. Bu yapının her
    kenarında 13 kolon ve önde 8 kolonun bulunduğu bilinir. Bazı kolonların
    üzerinde yaptıran kişilerin isimleri verilmiştir. Bazı mozaik yapıların
    Helenistik zamana ait tapınaklarda da bulunması buranın eski bir
    tapınak olduğunu gösterir. Aynı zamanda cellanın duvarlarının içerdiği
    heykeller uzaklaştırıldı ve kolonları dışa hareketleri ile yapı
    genişledi. Duvarlar arttırıldı. Doğu ve batı taraflarına apse yapıldı.
    Cella’da tapınma heykeli bulunmadı ama bütün özellikleriyle dışarıya
    taşınmış bir şekilde bulundu. Müzede yeni sergilenenler katılaşmış bir
    şekilde gösterilmekte ve Efes’ in Artemis’ ine benzemektedir. Tanrıça
    kolunun biri ileri doğru olacak şekilde uzun elbise giyer. Elbisenin
    şeridi üzerinde çok ilginç oyma kabartmalar bulunur. Güneş ve ay
    tanrıçaları 3 şükran duası Afrodit ile ortada, Afrodit ve 3 “Cupid”
    balık kuyruğuna sahip keçi üstünde oturuyor, bunlar tapınma için
    yapılmış putların çeşitli kopyaları üstündeki her şey birer sembol
    olarak karşımıza çıkıyor.


    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    Aphrodisias Left_bar_bleue999 / 100999 / 100Aphrodisias Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    Aphrodisias Empty Geri: Aphrodisias

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:15 pm

    STADION
    Stadion, adını 183 m olan
    uzunluk biriminden alır. Bu mesafede yapılan koşu ve bu koşunun
    yapıldığı yer anlamına gelir. Stadion boyutları nedeniyle, genellikle
    kentin uzak noktasında bir yamaca ve ya vadi içinde yapılırdı. Şehrin
    kuzeyinde olan stadion 262 metre uzunluk, 59 metre genişlik ve 30.000
    kapasiteye sahiptir. Stadion’ un dış bükey olması, seyircinin diğer
    seyircilerin görüşüne engel olmasını ortadan kaldırıyor ve seyirci tüm
    stadı görebiliyor. Stadion atletizm müsabakaları için hazırlanmış ama
    tiyatronun 7. yüzyıldaki depremden zarar görmesiyle stadın doğu kısmı
    oyunlar ve sirkler için kullanılmıştır. Roma devrinde stadion birçok
    atletizm müsabakalarına ve festivallere sahne olmuştur. Bu müsabakalar,
    Asya Minor’ unda, Yunanistan’daki olimpik ve pythian oyunlarının bir
    modeli halindedir ve Yunanistan’ daki aynı tip oyunlara verilen
    isimleri almışlardır. Bu Roma izninin alındığını gösterir ve bu iznin
    alınması onur işareti olarak kabul edilir. Bunlar İmparatorluk onuru
    olarak düzenlenen Godieneia festivalleriyle tamamlanmıştır.

    TİYATRO
    Helen
    tiyatrosunun kökeni, tanrı Dionysos için yapılan bağ bozumu
    şenliklerinde keçi postu giyen erkeklerin şarkı söyleyip dans
    etmelerinden doğmuştur. 1996 da başlayan Aphrodisias devrindeki tiyatro
    alanındaki kazılar sonucu tarih öncesi ve sonrası devirlere ait,
    tiyatronun koruma altına alınmış kısmı ve çok sayıdaki heykel ve
    kabartmalar kadar birçok değerli sanat eseri bulunmuştur. Akropolis’ in
    doğu eğimine karşın tiyatro binası geri kalmıştır. MÖ. 27 yılında
    yapımı tamamlanmış ama MS. 2. yüzyılda gladyatör savaşlarına uygun hale
    getirmek için birçok yapısal değişiklikten geçiyor. Bina siteleri
    genişletilmiş vahşi hayvanların yetiştirildiği oda olan “cavea” ile
    birleşirilmiş ve birkaç koridor eklenmiştir. 7. yüzyıldaki depremle
    caveanın üst kısmının yıkılmasına takiben ve bir bölümünün dolmasıyla
    Bizans halkı orkestra ve site binalarını doldurmuş bunların üstüne ev
    yapmışlardır. Kazılar sırasında bulunan en enterasan ve ilgi çekici
    bulgu Zoilos kabartmasıdır. Zoilos, Aphrodisias ve Roma arasında iyi
    ilişkiler kurulmasında etkili rol oynayan ve şehrin vergisinden muaf
    olmayı başaran Octavian’ ın kölesidir. Tiyatronun bazı kısımları Zoilos
    tarafından Afrodit ve Aphrodisias’ ın vatandaşlarına hediye olarak
    vermiştir.

    SEBASTEON
    Sebastion yalnızca Aphrodisias’ ın değil
    tüm klasik arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan en dikkat çekici
    bulgulardan biridir. Bu bina 1979’ da ilk keşfedildiğinde diğer
    binalarla bir ilişkisi yok gibi gözüküyordu fakat kazıların derin
    seviyelere taşınmasıyla, Augustus İmparatorluğu’ nun mezhebine ve
    çevredeki komplekslere adanan bir tanıpaktan oluştuğu görülmüştür.
    Günümüzde tapınaktan geriye sütun temelleri, korint stili sütun
    başlıkları kalmıştır. 4. ve 7. yüzyıl’ daki depremlerin verdiği
    zararlara ek olarak, Türk ve Bizans dönemlerindeki göçlerde tapınağa
    büyük zararlar vermiştir. Sebastion’ un doğu kısmında kurulan tapınak 2
    sütunlu girişten oluşmakta olup 80 metre boyu ve 14 metre
    genişliktedir. Batı sınırlarında bir sokağa açılan kapı ya da popylon
    bulunmaktadır. İçteki ve dıştaki sütun başlıkları görülmemiş miktarda
    kabartma ve dekor panelleri içermektedir. Bunların en önemlileri Eros’
    un doğumu, Three Graces(3 mühlet), Delphi’deki Apollo, Meleager,
    Archilles, Penhesilea, Nyssa ve çocuk Dionysos. Ayrıca mitolojik
    figürlerin ve imparatorluk ailesi üyelerinin kalıntıları görülüyor.
    Bunlar Augustus, Germanicus, Lucius, Gaius Ceasar, Cladius ve Agrippa,
    Troia’ dan kaçan Prometheus ile birlikte Aeneas. Diğerlerinden farkı
    Caludius’ un Britanya fethini ve Nero’ nun Ermenistan’ ı fethini
    sembolize eden ilginç bir kabartma grubu vardır. Augustus’ un diğer
    ülkelerle sürdürdüğü savaşları ve diğer toplumsal ilişkileri betimleyen
    birçok fragman depremlerin etkisinden dolayı zarara uğramıştır.
    Sebastion sütunlarının inşa edildiği Claduius ve Nero’nun
    saltanatlarından iki ayrı aileye verilen hediyeler buna epigrafik bir
    kanıt gösterebilir.

    ODEON VE PİSKOPOSLUK SARAYI
    Odeon;
    konferans salonu, konser alanı ve tiyatrodan farklı bir yapıdır. MS: 2
    yüzyılda inşa edilen yapı, mabedin güneyinde bulunmaktadır. Binanın üst
    kısmında çok sayıda bölüm olduğu, ama bunların deprem sırasında
    yıkıldığı düşünülmektedir. Orkestra ve tiyatro kısmı mozaikler ile
    süslenmiş ve heykeller şuan müzede koruma altında ve konferans salonu
    ahşap yapıdaki bir çatıya sahiptir. Geniş ve kompleks yapılı mimarisi
    Odeon’un batısında bulunmaktadır. Roma döneminin sonlarında inşa
    edilmiştir, yapının bu kısmı Bizans devrinin sonlarına kadar devlet
    yöneticilerinin ve piskoposların ikamet yeri olarak kullanılmıştır.
    Dolayısıyla tapınak ve çevresi hristiyanlık döneminde idari ve dini
    merkez olarak korunmuş olarak karşımıza çıkıyor.

    HADRIAN VE HAMAMLARI
    Banyolar,
    Tiberius’ un Sütunlu Yolu’ nun batısında, İmparator Hadrian’ ın
    hükümdarlığı sırasında 2. yüzyılda inşa edilmiştir. Kompleks yapı dört
    geniş odayla çevrili geniş bir merkezi konser salonu içerir, bu odalar;
    tepidarium, sıdatorium, apoditerium ve frigterium’dur. Hamamlar
    bölümüne girdiğinizde çok rahatlıkla çeşmeli havuzu fark edebilirsiniz.
    Yerdeki mermer taş döşemelerin çoğu kendini korumuş.

    AGORA
    Agora
    mabet ile Akropolis arasında MÖ. 1. yüzyılda Pazar ve popüler bir
    toplantı yeri olarak kullanılmıştır. Doğu ve batı boyunca uzanan 200
    metrelik mesafede sütunlu bir giriş vardır. Güneyin sütunlu girişi
    Tiberius’ un girişi olarak bilinir. Sistematik eski araştırmalarda 1937
    kazılarında İtalyan takımı oldukça değerli şerit şeklinde süsler
    çıkardılar ve Tiberius İmparator’ unun övgü yazıtları ortaya çıakrıldı.
    Son yıllarda kazılar kuzey bölgede Hadrian banyoları’ nın batısında ve
    agora kapısının güney doğusunda yürütüldü ve çok fazla sayıda yetenekli
    talaş yontucuları ve oymacıları ortaya çıkarıldı. Çoğu kabartmalar,
    kutsal ya da bireysel portrelerle çevrili çelenk maskeler ve mitolojik
    dekorlar içeriyor. Agora’ nın anıtsal kapısı Tiberius’ un sütunlu
    girişi sonlarının doğusunda yer alır. Bu giriş 2. yüzyılın ortasında
    dikilmiş ama batmayı engellemek için 4. yüzyıldaki depremde üzerinden
    bağlantılı suyun içerisinde su akıntsını kontrol etmek için bir sistem
    kullanılmıştır. Bunun 5. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Deprem
    sonrası her yapıda olduğu gibi bu yapıda onarımlardan geçmiştir.

    BOULEUTERION
    Bouleuterion
    Aphrodisias antik kentinin hayatında önemli yer tutar. Şehrin yerel
    yönetiminde meclis toplantılarında olduğu gibi, tiyatro, konser salonu
    ve haklın toplanma yeri olarak çok işlevli kullanılmıştır. Mevcut yapı
    MS. 200 yıllarında halka açık ana meydanı olan kuzey agoranın kuzey
    kenarına yapılmıştır. Bouleuterion agoranın kuzey portorikosundan
    girilmekteydi. Bu oldukça yüksek çift koridorlu portorikonun eni 15
    metre, uzunluğu da 200 metreden fazlaydı. MÖ. 1. yüzyılın sonlarında
    inşa edilen yapı daha sonra arka kapısından Bouleuterion’ a beş ayrı
    giriş açmak amacıyla değişikliğe uğramıştır. İki dış kapının yanında
    yerel bir hayırsever olan Dometeinos ve onun yeğeni Tatiana’ nın porte
    heykelleri bulunmaktaydı. Bu heykeller şuan Aphrodisias müzesinde
    teşhir edilmektedir.

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 8:16 pm