fan-sitem

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
fan-sitem

    zigguratlar

    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    zigguratlar Left_bar_bleue999 / 100999 / 100zigguratlar Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    zigguratlar Empty zigguratlar

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:17 pm

    ZİGGURATLAR

    Ziggurat Mezapotamya’ya özgü bir terimdir.
    Tanrıdağı anlamındadır.(1) İlkçağda Sümerler, Keldanlılar, Babiller ve
    Asurlular tarafından yapılan, tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat
    yükselen(2) giderek küçülen teraslardan oluşan, zirvesinde bir tapınak
    bulunan ve yanlarında bir merdiven sistemi yer alan kademeli bir
    kuledir.(3) Üzeri açık ve dört köşelidirler.(4)
    Bu yapılar tarihi
    metinlerde Ziggurat, Zigura ve Ziggurak gibi çeşitli yazılışlarla
    görülür.(5) Zigguratların ilk olarak Sümerlerce inşa edildiği düşünesi
    yaygındır.

    Mezapotamya halklarının en önemli faliyetleri
    tapınakları Tanrıya ithaf etmeleridir. Sadece Antropolojik değil, edebi
    içerikli kalıntılara dayanarak da Sümerler’den önce başlamak kaydıyla
    Mezapotamya düşünce tarzına aydınlık getiren tez şudur: Politik açıdan
    Sümerlerde şehir devleti sözkonusu idi ve her merkezin bir tanrısı
    olduğu gibi her tanrının da yeryüzünde kendini temsil eden bir
    hükümdarı vardı. Bu hükümdarın birinci görevi tanrının evini inşa
    ettirmekti. Çünkü böylece tanrı onlardan hoşnut kalacak bunun
    karşılığında da onların o bölgedeki yaşamlarını temin edecek suyu
    gönderecekti.(6) İşte Orta Asya‘dan gelen bu kavimler , yüksek dağları
    tanrı makamı kabul etmişlerdi ve dağlık olmayan Mezapotamya yöresine
    gelince bu şekilde yüksek, yapay bir tepe meydana getirerek onu
    tanrının makamı ve tapınak yeri olarak nitelendirmişlerdir.(7)

    Yapay
    bir tepe görünümündeki zigguratların yapımına ilşkin inançlar
    tartışmalıdır. Örneğin gökyüzüyle yeri ayıran Hava Tanrısı Enlil’in
    büyük bir dağ olduğuna ilişkin inanışın ziggurat biçimini belirlediği
    öne sürülmektedir. Çok yıkık olmalarına rağman mevcut kalıntı ve
    kabartmalar üzerinde çalışan bazı arkeologlarsa ova yerlilerinin dağda
    doğup doruklarda yaşadığına inandıkları tanrılar için bir “Tanrı Evi”
    inşa ederken dağa benzer bir yapıyı yeğlediklerini düşünmektedirler.(zigguratlar Cool




    1-O. Hançerlioğlu, 1975, sf.511.
    2-Dünya İnançları Sözlüğü,1992, sf. 106.
    3-O. Hançerlioğlu, 1975, sf.511.
    4-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf.3489.
    5-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf.1966.
    6-M. Sabatino, 1985, sf.12.
    7-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf.3490.
    8-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf.1996.


    Ziggurat
    hakında ilginç bir bilgi de bu yapıların merkezleri Babil olmak üzere
    evrenin yedi rüzgarını temsil ettiklerine inanılmasıdır. Babillerde
    ziggurat, dünyanın merkeziydi. Evren onlar için yatay olarak bir
    merkezden yayılan dört bölüme, düşey olarak da üç düzeye ayrılıyordu;
    böylece hepbirlikte yedi oluyordu.(9)

    Ziggurat harabelerine
    günümüzde Mezapotamya’nın hemen her yerinde rastlanmaktadır. Kerpiçten
    yapıldıkları için hava ve yağmurun etkisiyle çabuk yıkılmışlardır.
    Ancak bazılarında ilk birkaç kat korunmuştur. Esas şekilleri sadece
    kabartmalardaki resimlerden anlaşılabilmektedir.(10)

    Zigguratlar
    üstüne bilgilerimiz arkeolojik kazılara, Herodotos’un Babil’deki Baal
    tapınağının üzerine yazdığı yazılara,(11) Strabon, Sicilyalı Diodoros
    gibi antik yazarlara ve Nuh torunları tarafından Babil kulesinin
    yapılışını anlatan Tekvin’e dayanmaktadır.(12)

    Zigguratta
    büyüklük ve özellikle yükseklik amaçlanmıştır.kat sayısı
    değişkendir;genellikle üç ya da dört, bazen yedidir. Katlar ve
    rampalar, ağaçlar ve bodur bitkilerle yeşillendirilmiştir.yapının planı
    genellikle 38x52 m. boyutlarında bir dikdörtgen ya da karedir.
    Yüksekliği ise 18-30 m. arasında değişir. Zigguratlar eklemelerle
    büyütülüp yükseltilmiş, her yeni hükümdar kendi katını eklemiştir.(13)



    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    zigguratlar Left_bar_bleue999 / 100999 / 100zigguratlar Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    zigguratlar Empty Geri: zigguratlar

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:18 pm

    deva mı?S:S:S:














    9-“Eskiçağ Tarihi” Lisans Tamamlama Programı, sf 48.
    10-Cumhuriyet Ansiklopedisi, ciltXI, sf.3490.
    11-Meydan Larousse, cilt12, sf 937.
    12-Sanat Ansiklopedisi, cilt IV,sf. 661.
    13-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf. 498.


    Gİderek
    küçülen sekiz kuleden oluşan bu tapınak, çok muntazam dört köşeli bir
    kaide üzerine oturtulmuştu.(14) Bu kulelere ya katlar arasındaki
    basamaklarla ya da çevresini dolaşan rampa ya da yokuşlarla
    çıkılmaktaydı.(15) Orta katlardan birinde bulunan odada, yukrıya
    çıkanların dinlenmesi için oturacak yerler blunmaktaydı. En tepedeki
    kule büyük bir tapınak özelliğindeydi ve içinde bir yatakla altın bir
    masa vardı. Burası kutsal makamdı(16). Bu makam aynı zamanda bir
    ticaret ve kültür merkeziydi. Dinadamlarından başka, tüccarlar,
    zanaatkarlar ve yazıcılar da orada kendilerine ayrılmış yerlerde
    otururlardı.(17)Burada tanrıya ait bir ya da birkaç oda bulunurdu.(18)

    “Yüksek
    tapınak” bölümünün dışında ziggurat, Mısır piramitlerinin tersine dolu
    gövdelidir. Kütlesi pişmemiş tuğla ve kerpiçten, bir ya da birkaç dış
    duvar yüzeyi ise genellikle pişmiş topraktan yapılmış bazen sarı ve
    mavi sırlı tuğla kullanılmıştır.(19)

    Ziggurat ilk kez pişmiş
    tuğla kullanımının yaygınlaştığı Yeni Sümer döneminde ortaya çıkmıştır.
    Urnamu döneminden (M.Ö. 2112-2095) bu yana bilinen ziggurat yapısının
    doğrudan yeni bir dinsel düşüncenin ürünü mü, yoksa kutsal mekanı
    yükseltmek amacıyla zaman içinde üst üste inşa yoluyla oluşan bir
    strüktür mü olduğu da tartışmalıdır.(20) Urnamu; Ur, Uruk, Eridu ve
    Aşağı Mezapotamya’daki birçok kentte zigguratlar inşa edilmiştir. Daha
    sonra da Mari, Babil’in yanı sıra Asur, Dur Sarrukin gibi Akad kentleri
    de bu tür yapılarla donatılmıştır. Elam’da Sus’da büyük bir olasılıkla
    bir ziggurat vardı; Çobangazi’de ise birinci katında tapınma mekanları
    ve odalar bulunan bir ziggurat kalıntısı (M.Ö. XIII. yy.) ortaya
    çıkarılmıştır.(21)










    14-B. İpekçioğlu, 1990, sf. 87.
    15-Meydan Larouse, cilt XII, sf.937.
    16-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf. 3490.
    17-Medeniyet Tarihi, 1974, sf. 94.
    18-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf. 3490
    19-B. İpekçioğlu, 1990, sf. 87.
    20-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf. 1996.
    21-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf 498


    Bu
    da dini bir geleneğin varlığını göstermektedir. Gerek Herodotos’un
    verdiği bilgilerden, gerek Uruk’daki Beyaz Tapınak ile Erudu ve Tell
    Uqair Tapınakları gibi yapılardan varılan sonuç, genellikle “yüksek
    tapınak” ın içinde bir oda bulunduğudur.bu odanın dar duvarında bir
    seki ortasında tuğladan bir adak masası yeralmaktaydı. Nimrud’daki iki
    tapınaktaysa uzun bir salonla iinde tanrı heykeli bulnan küçük bir oda
    ortaya çıkarılmıştır. Papakhu adı verilen bu bölüm, tapınağın
    girilmeyen en kutsal yeridir. Ayrıca bu tapınakların birinde, bu iki
    mekana ek olarak büyük bir salon ve önünde küçük bir hol yer
    almaktadır. Bu da “giriş-tören mekanı-kutsal mekan” üçlemesi
    sayılabilir.(22)
    Herodotos, M.Ö. 460’da doğuya yaptığı geziyi
    anlatırken, her biri ötekinden küçük olarak, üst üste yükselen sekiz
    tapınak gördüğünü yazar.yazarın babil’deki Baal tapınağı hakkında
    verdiği bilgiye göre, kenarları 370 m. olan bir kare kaide üzerinde,
    küçülerek yükselen katlar çok görkemliydi. Herodotos bunların en
    üstünde tapınağın yeraldığını yazmıştır.(23) Ama böyle bir tapınağın
    izine, zigguratların hiçbirinin tüm yüksekliğiyle sağlam kalmamış olmasından dolayı rastlanmamıştır.(24)

    Tarihçi Ksenophan da “Onbinlerin Dönüşü” adlı eserinde 31,50 m. genişlikte ve 61 m. yükseklikte bir kule gördüğünü yazar.(25)

    Tevrat’ta
    Babil kulesi için şöyle der: “geldiniz kerpiç keselim ve onları ateşte
    pişirelim dediler, kendimize tepesi semaya kadar bir kule bina edip nam
    kazanalım dediler.” (I. Kitap, 11. bab, 3. ve 4. ayetler) İncil’de de
    adı geçen bu yapı Sümer, Babil ve Asur şehirlerinde yükselen pek çok
    ziggurattan yalnızca biriydi.(26)

    Mezapotamya’nın düzlüklerinde
    yükselen esrarlı tepeler, çoğu zaman yıkık bile olsa, kenarı dik,
    üstleri düz olduğundan öteden beri dikkat çekiyordu. Gezginler bu
    yapıları uzun uzun anlatıyorlardı. 1840’larda görevle Mısır’a atanan
    Paul-Emile Batta, bölgeyi dolaşırken garip tepeler görüyordu. Daha önce
    Kinneir, C.T. Rich ve Ainsworth gibi gezginler de bu tepelerden
    sözetmişlerdi. Böylece çağdaş arkeolojinin dikkatleri zigguratlara
    çekilmiş oluyordu.(27)





    22-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf. 1966.
    23-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf. 498.
    24-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf. 1966.
    25-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf. 498.
    26-Büyük Larouse, cilt XX, sf 465.
    27-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf. 498.


    Eski
    dünyanın harikalarından biri, Babilin Asma Bahçeleri olarak blinen
    yapı, teraslar halinde yükselen dev bir kuleydi. Bu düşünceden hareket
    eden R.K. Koldewey 1898’de babil’deki zigguratı kazmaya başladı.
    Böylece Tevrat ve İncil’de adı geçen kulenin büyük gövdesi ortaya
    çıktı. Güneşte kurutulmuş kerpiçlerle örülenyapı kitlesi sırlı
    tuğlalarla kaplanmıştı. Bir çevre duvarı içinde rahip sarayları,geniş
    ambarlar ve zigguratlar topluca yer alıyordu. Beyaz boyalı duvarlar,
    tunç kapılar, kemer ve tonozlarla birlikte birbirine bağlanan mekanlar
    sık sık tekrarlanan görüntülerdi. En alt katta başlayan rampalı
    merdivenler yapıyı her katta dolaşarak tepeye kadar tırmanıyordu. Her
    kat ayrı bir renge boyanmıştı.(28)

    1940-1941 ‘de yapılan Irak
    kazıları Ukayir’deki tepenin bir ziggurat olduğunu ortaya çıkardı.
    Ur’daki ziggurat ise Ur Nammu adlı kral tarafından yaptırılan görkemli
    bir kule olarak yükseliyordu (29) ve Mezapotamya’nın en iyi korunmuş
    zigguratıydı.(30) İkinci yapı kuzeydoğuya dönük, ölçüleri en alt
    platformda yaklaşık 60x40 m. kadardı. İlk katta merdiven kuzey köşeden
    doğu köşeye çıkıyordu. Dört yüzü geniş yüzeye gelecek güneş ve rüzgar
    etkisini azaltmak için nişlerle parçalanmıştır.(31)

    Zigguratların
    tanrılara inşa edildiği kesin gibidir. Ancak bu yorumu şüphe ile
    karşılayanlar da vardır. Kimi arkeologlara göre Mezapotamya
    düzlüklerinde yükselen bu hakim yapılar dağı sembolize etmektedir. Bir
    zigguratın düz ovada görünüşü gerçekten çok etkilidir. Çoğu kez kule
    tapınak denmesi de bundandır. Arkeolog Layard, Nimrud zigguratını
    kazdığı zaman buranın bir kral mezarı olduğunu ileri sürüyordu.
    Sümerlilere göre gökleri işaret eden yapı, merdivenlerle tırmanılan
    gökyüzüne çıkan bir yoldu.(32)

    Bazı arkeologlar ziggurat denilen
    bu basamaklı piramitlerin bir tapınak olmayıp yıldızları gözlemeye
    mahsus birer gözlemevi oduğunu,(33) rahip veya müneccimlerce
    kullanıldığını ileri sürerler. Çok kişi de zigguratları Orta
    Amerika’nın Basamaklı piramitleriyle bağlantılı görmektedir.(34)





    28-S.N.Kramer, 1990, sf.134.
    29-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf. 499.
    30-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf. 1966.
    31-Büyük Larouse, cilt XX, sf 465.
    32-B.Ünsal, 1949, sf. 567.
    33-B.Mutlu, 1949, sf.77.
    34-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf. 1966.












    BİBLİYOGRAFYA

    HANÇERLİOĞLU, O., İnanç Sözlüğü, 1975, istanbul.
    İPEKÇİOĞLU, B., Eskiçağ Tarihinin Ana Hatları, 1990.
    KRAMER, S. N., Tarih Sümerde Başlar, 1990.
    MUTLU, B., Efsanelerin İzinde,1994.
    SABATİNO, M., Mezapotamya Sanatını Tanıyalım, 1985, İstanbul.
    ÜNSAL, B., Mimari Tarihi I, 1949.
    ZAHİR, G., Sanat Tarihi, 1982, İstanbul.
    Büyük Larouse, Cilt XX, 1996.
    Cumhuriyet Ansiklopedisi, Cilt XI, 1972, İstanbul.
    Dünya İnançları Sözlüğü, 1992.
    Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Cilt III, 1997, İstanbul.
    “Eskiçağ Tarihi” Lisans Tamamlama Programı
    Medeniyet Tarihi, Cilt I, 1974, İstanbul.
    Meydan Larousse, Cilt XII, İstanbul.
    Sanat Ansiklopedisi, Cilt IV, 1952.
    Türk Ansiklopedisi, CİLT XXXIII, 1997, İstanbul.

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 2:04 pm