ZİGGURATLAR
Ziggurat Mezapotamya’ya özgü bir terimdir.
Tanrıdağı anlamındadır.(1) İlkçağda Sümerler, Keldanlılar, Babiller ve
Asurlular tarafından yapılan, tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat
yükselen(2) giderek küçülen teraslardan oluşan, zirvesinde bir tapınak
bulunan ve yanlarında bir merdiven sistemi yer alan kademeli bir
kuledir.(3) Üzeri açık ve dört köşelidirler.(4)
Bu yapılar tarihi
metinlerde Ziggurat, Zigura ve Ziggurak gibi çeşitli yazılışlarla
görülür.(5) Zigguratların ilk olarak Sümerlerce inşa edildiği düşünesi
yaygındır.
Mezapotamya halklarının en önemli faliyetleri
tapınakları Tanrıya ithaf etmeleridir. Sadece Antropolojik değil, edebi
içerikli kalıntılara dayanarak da Sümerler’den önce başlamak kaydıyla
Mezapotamya düşünce tarzına aydınlık getiren tez şudur: Politik açıdan
Sümerlerde şehir devleti sözkonusu idi ve her merkezin bir tanrısı
olduğu gibi her tanrının da yeryüzünde kendini temsil eden bir
hükümdarı vardı. Bu hükümdarın birinci görevi tanrının evini inşa
ettirmekti. Çünkü böylece tanrı onlardan hoşnut kalacak bunun
karşılığında da onların o bölgedeki yaşamlarını temin edecek suyu
gönderecekti.(6) İşte Orta Asya‘dan gelen bu kavimler , yüksek dağları
tanrı makamı kabul etmişlerdi ve dağlık olmayan Mezapotamya yöresine
gelince bu şekilde yüksek, yapay bir tepe meydana getirerek onu
tanrının makamı ve tapınak yeri olarak nitelendirmişlerdir.(7)
Yapay
bir tepe görünümündeki zigguratların yapımına ilşkin inançlar
tartışmalıdır. Örneğin gökyüzüyle yeri ayıran Hava Tanrısı Enlil’in
büyük bir dağ olduğuna ilişkin inanışın ziggurat biçimini belirlediği
öne sürülmektedir. Çok yıkık olmalarına rağman mevcut kalıntı ve
kabartmalar üzerinde çalışan bazı arkeologlarsa ova yerlilerinin dağda
doğup doruklarda yaşadığına inandıkları tanrılar için bir “Tanrı Evi”
inşa ederken dağa benzer bir yapıyı yeğlediklerini düşünmektedirler.(
1-O. Hançerlioğlu, 1975, sf.511.
2-Dünya İnançları Sözlüğü,1992, sf. 106.
3-O. Hançerlioğlu, 1975, sf.511.
4-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf.3489.
5-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf.1966.
6-M. Sabatino, 1985, sf.12.
7-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf.3490.
8-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf.1996.
Ziggurat
hakında ilginç bir bilgi de bu yapıların merkezleri Babil olmak üzere
evrenin yedi rüzgarını temsil ettiklerine inanılmasıdır. Babillerde
ziggurat, dünyanın merkeziydi. Evren onlar için yatay olarak bir
merkezden yayılan dört bölüme, düşey olarak da üç düzeye ayrılıyordu;
böylece hepbirlikte yedi oluyordu.(9)
Ziggurat harabelerine
günümüzde Mezapotamya’nın hemen her yerinde rastlanmaktadır. Kerpiçten
yapıldıkları için hava ve yağmurun etkisiyle çabuk yıkılmışlardır.
Ancak bazılarında ilk birkaç kat korunmuştur. Esas şekilleri sadece
kabartmalardaki resimlerden anlaşılabilmektedir.(10)
Zigguratlar
üstüne bilgilerimiz arkeolojik kazılara, Herodotos’un Babil’deki Baal
tapınağının üzerine yazdığı yazılara,(11) Strabon, Sicilyalı Diodoros
gibi antik yazarlara ve Nuh torunları tarafından Babil kulesinin
yapılışını anlatan Tekvin’e dayanmaktadır.(12)
Zigguratta
büyüklük ve özellikle yükseklik amaçlanmıştır.kat sayısı
değişkendir;genellikle üç ya da dört, bazen yedidir. Katlar ve
rampalar, ağaçlar ve bodur bitkilerle yeşillendirilmiştir.yapının planı
genellikle 38x52 m. boyutlarında bir dikdörtgen ya da karedir.
Yüksekliği ise 18-30 m. arasında değişir. Zigguratlar eklemelerle
büyütülüp yükseltilmiş, her yeni hükümdar kendi katını eklemiştir.(13)
Ziggurat Mezapotamya’ya özgü bir terimdir.
Tanrıdağı anlamındadır.(1) İlkçağda Sümerler, Keldanlılar, Babiller ve
Asurlular tarafından yapılan, tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat
yükselen(2) giderek küçülen teraslardan oluşan, zirvesinde bir tapınak
bulunan ve yanlarında bir merdiven sistemi yer alan kademeli bir
kuledir.(3) Üzeri açık ve dört köşelidirler.(4)
Bu yapılar tarihi
metinlerde Ziggurat, Zigura ve Ziggurak gibi çeşitli yazılışlarla
görülür.(5) Zigguratların ilk olarak Sümerlerce inşa edildiği düşünesi
yaygındır.
Mezapotamya halklarının en önemli faliyetleri
tapınakları Tanrıya ithaf etmeleridir. Sadece Antropolojik değil, edebi
içerikli kalıntılara dayanarak da Sümerler’den önce başlamak kaydıyla
Mezapotamya düşünce tarzına aydınlık getiren tez şudur: Politik açıdan
Sümerlerde şehir devleti sözkonusu idi ve her merkezin bir tanrısı
olduğu gibi her tanrının da yeryüzünde kendini temsil eden bir
hükümdarı vardı. Bu hükümdarın birinci görevi tanrının evini inşa
ettirmekti. Çünkü böylece tanrı onlardan hoşnut kalacak bunun
karşılığında da onların o bölgedeki yaşamlarını temin edecek suyu
gönderecekti.(6) İşte Orta Asya‘dan gelen bu kavimler , yüksek dağları
tanrı makamı kabul etmişlerdi ve dağlık olmayan Mezapotamya yöresine
gelince bu şekilde yüksek, yapay bir tepe meydana getirerek onu
tanrının makamı ve tapınak yeri olarak nitelendirmişlerdir.(7)
Yapay
bir tepe görünümündeki zigguratların yapımına ilşkin inançlar
tartışmalıdır. Örneğin gökyüzüyle yeri ayıran Hava Tanrısı Enlil’in
büyük bir dağ olduğuna ilişkin inanışın ziggurat biçimini belirlediği
öne sürülmektedir. Çok yıkık olmalarına rağman mevcut kalıntı ve
kabartmalar üzerinde çalışan bazı arkeologlarsa ova yerlilerinin dağda
doğup doruklarda yaşadığına inandıkları tanrılar için bir “Tanrı Evi”
inşa ederken dağa benzer bir yapıyı yeğlediklerini düşünmektedirler.(
1-O. Hançerlioğlu, 1975, sf.511.
2-Dünya İnançları Sözlüğü,1992, sf. 106.
3-O. Hançerlioğlu, 1975, sf.511.
4-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf.3489.
5-Türk Ansiklopedisi, cilt XXXIII, sf.1966.
6-M. Sabatino, 1985, sf.12.
7-Cumhuriyet Ansiklopedisi, cilt XI, sf.3490.
8-Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, cilt III, sf.1996.
Ziggurat
hakında ilginç bir bilgi de bu yapıların merkezleri Babil olmak üzere
evrenin yedi rüzgarını temsil ettiklerine inanılmasıdır. Babillerde
ziggurat, dünyanın merkeziydi. Evren onlar için yatay olarak bir
merkezden yayılan dört bölüme, düşey olarak da üç düzeye ayrılıyordu;
böylece hepbirlikte yedi oluyordu.(9)
Ziggurat harabelerine
günümüzde Mezapotamya’nın hemen her yerinde rastlanmaktadır. Kerpiçten
yapıldıkları için hava ve yağmurun etkisiyle çabuk yıkılmışlardır.
Ancak bazılarında ilk birkaç kat korunmuştur. Esas şekilleri sadece
kabartmalardaki resimlerden anlaşılabilmektedir.(10)
Zigguratlar
üstüne bilgilerimiz arkeolojik kazılara, Herodotos’un Babil’deki Baal
tapınağının üzerine yazdığı yazılara,(11) Strabon, Sicilyalı Diodoros
gibi antik yazarlara ve Nuh torunları tarafından Babil kulesinin
yapılışını anlatan Tekvin’e dayanmaktadır.(12)
Zigguratta
büyüklük ve özellikle yükseklik amaçlanmıştır.kat sayısı
değişkendir;genellikle üç ya da dört, bazen yedidir. Katlar ve
rampalar, ağaçlar ve bodur bitkilerle yeşillendirilmiştir.yapının planı
genellikle 38x52 m. boyutlarında bir dikdörtgen ya da karedir.
Yüksekliği ise 18-30 m. arasında değişir. Zigguratlar eklemelerle
büyütülüp yükseltilmiş, her yeni hükümdar kendi katını eklemiştir.(13)