soğuk bir kış günüydü
dışarıdaki yağmurun sesi ürkütücüydü
birden çalan kapı zili gecenin tüm sessizliğini bozmuştu
gelen kimdi acaba bu saatte
yavaş yavaş kapıya doğru ilerledi
kapının kolunu tuttu ve çevirdi
aman tanrım gelen oydu
nasıl olurdu
bu gecenin yarısı neden geri gelmişti
hemde hiç değişmemiş bi şekilde
yıllar hiç birşey almamıştı kendisinden
o büyüleyici endamı tam olarak yerindeydi
ama sanki gözleri doluydu
dokunsan ağlayacak bi şekilde kapının önünde bekliyordu
içeri davet etti sessiz ve ürkek bi şekilde
içeri girdi ve eski yerine oturdu
azını açıp tek kelime bile etmiyordu
sadece boş gözlerle etrafı seyrediyordu
o gelmiş ve eski yerinde oturuyordu ne garip
birbirlerine bakıyor ama hiç konuşmuyorlardı
nasıl konuşsunlarki ne desinlerki yıllar geçmişti aradan
bu kapıdan arkasına bakmadan çıkmıştı
şimdi tekrar gelmiş eski günlerdeki gibi eski yerinde oturuyordu
gözlerini ayırmadan ürkek tavırlarıyla ona bakıyordu
acaba konuşmaya yüzümü yoktu
hayır olmalıydı sadece bir tek kelimede olsa olmalıydı
ondan önce çocuk konuştu:
neden gittin
neden terkettin
beni bu odanın içine neden hapsettin
ışıklarımı neden söndürdün
beni neden bu karanlıkta bıraktın
beni bu zindana neden mahküm ettin
ama kız hiç konuşmuyor sadece dinliyordu
yaklaştı çocuk yanına
gözlerini gözlerinin yanına getirdi
hiç öpmediği dudaklarına baktı
başkalarını öperken bu dudaklar
hiç mi aklına gelmedim
hiç mi için sızlamadı, yanmadı
çocuk sanki karşısındaki duvarla konuşuyor gibiydi
kız ayağa kalktı
pencerenin yanına gitti
dışarıda yağan yağmura baktı
biraz sonra arkasını döndü ve çocuğa baktı
çıkıp gittiği kapıyı görünce tekrardan gözleri doldu
sanki pişmandı
ama aradan geçen yıllar okadar fazlaydıki
kız yavaş yavaş kapıya ilerledi
çocuk sanki hayır gitme diye haykırmak istiyordu
ama ağzı açık kalıyor o sözleri söyleyemiyordu
kız kapının yanına geldi ve kapının kolunu çevirdi
çocuk hala aynı yerde kızı izliyordu
mırıldanıyordu gitme diye ama kız bunu duymuyordu
kız sonunda kapıyı açtı döndü arkasına son kez baktı
kız sanki çocuktan gitme demesini bekler gibiydi
ama çocuğun gururu aşkından daha büyüktü
hayat tüm acımasızlığıyla yine yüzünü göstermişti
kız uzun bi süre daha baktı çocuğa
ikisininde gözleri dolmuş bi şekildeydi
kız sonunda kapıyı kapatmadan dışarı çıktı ve gitti
çocuk bu durumu ikinci kez kaldıramayıp
dizlerinin üzerine çöktü ve başını yere eydi
elleri titriyordu. sanki ağlıyodu ama dışına değil içine
kalp atışarı yavaşlamıştı artık
sanki yolun sonu gelmişti
bukadar uzun yolda tek başına yürümekten yorulmuştu artık
çocuk başını bikez daha kaldırdı ve kapıya baktı
o boş açık kalmış kapıya baktı
sonra eline bir kağıt kalem aldı ve bazı yazılar yazdı
sonra ayağa kalktı zor güç
yavaş adımlarla balkona doğru gitti
ve birazda balkondan izledi gidişini
ve işte sonunda hiç beklenmeyen o hareketi yaptı
kendini aşağı bıraktı ve yere düşene kadar
ağzında tek bir çığlık vardı
sen gittin ben bittim...
şimdi akıllarda şu sorular var:
1- kız neden geri gelmişti
2- çocuk o kağıda ne yazdı
çocuğun bıraktığı kağıtta yazanlar :
bıktım usandım artık
neyden mi?
- bu hayattan
neden mi?
- senin yüzünden
olurda birgün mezarıma geldiğinde gönlümün yandığı o isim yani sen
yabancı bi misafir gibi gel otur başucuma
seyredeyim seni
bakayım gözlerine
tutayım ellerimi
hayallere dalayım seninle ufuklarda
bırakıp gittiğin bu karanlık dünyamda
hayatımın ışıklarını söndürüp giden sen
karanlıkta kalan ben
SevgiLi...
kız yıllar önce çocuğu terk edip birbaşkasına gitmiş
sonra çok pişman olmuş ama geri dönüşü yokmuş
gün gelmiş ülkeyi terk etme kararı almış
son kez çocuğu görmek için ona gitmiş
bir gece yarısı kapısını çalmış
içeri girmiş
gözlerine bakmış
pişmanlığını göstermiş
ama yaptığı hata affedilecek cinsten değilmiş
bıraktığı limandaki gemi çoktaaan yol almış gitmiş
dışarıdaki yağmurun sesi ürkütücüydü
birden çalan kapı zili gecenin tüm sessizliğini bozmuştu
gelen kimdi acaba bu saatte
yavaş yavaş kapıya doğru ilerledi
kapının kolunu tuttu ve çevirdi
aman tanrım gelen oydu
nasıl olurdu
bu gecenin yarısı neden geri gelmişti
hemde hiç değişmemiş bi şekilde
yıllar hiç birşey almamıştı kendisinden
o büyüleyici endamı tam olarak yerindeydi
ama sanki gözleri doluydu
dokunsan ağlayacak bi şekilde kapının önünde bekliyordu
içeri davet etti sessiz ve ürkek bi şekilde
içeri girdi ve eski yerine oturdu
azını açıp tek kelime bile etmiyordu
sadece boş gözlerle etrafı seyrediyordu
o gelmiş ve eski yerinde oturuyordu ne garip
birbirlerine bakıyor ama hiç konuşmuyorlardı
nasıl konuşsunlarki ne desinlerki yıllar geçmişti aradan
bu kapıdan arkasına bakmadan çıkmıştı
şimdi tekrar gelmiş eski günlerdeki gibi eski yerinde oturuyordu
gözlerini ayırmadan ürkek tavırlarıyla ona bakıyordu
acaba konuşmaya yüzümü yoktu
hayır olmalıydı sadece bir tek kelimede olsa olmalıydı
ondan önce çocuk konuştu:
neden gittin
neden terkettin
beni bu odanın içine neden hapsettin
ışıklarımı neden söndürdün
beni neden bu karanlıkta bıraktın
beni bu zindana neden mahküm ettin
ama kız hiç konuşmuyor sadece dinliyordu
yaklaştı çocuk yanına
gözlerini gözlerinin yanına getirdi
hiç öpmediği dudaklarına baktı
başkalarını öperken bu dudaklar
hiç mi aklına gelmedim
hiç mi için sızlamadı, yanmadı
çocuk sanki karşısındaki duvarla konuşuyor gibiydi
kız ayağa kalktı
pencerenin yanına gitti
dışarıda yağan yağmura baktı
biraz sonra arkasını döndü ve çocuğa baktı
çıkıp gittiği kapıyı görünce tekrardan gözleri doldu
sanki pişmandı
ama aradan geçen yıllar okadar fazlaydıki
kız yavaş yavaş kapıya ilerledi
çocuk sanki hayır gitme diye haykırmak istiyordu
ama ağzı açık kalıyor o sözleri söyleyemiyordu
kız kapının yanına geldi ve kapının kolunu çevirdi
çocuk hala aynı yerde kızı izliyordu
mırıldanıyordu gitme diye ama kız bunu duymuyordu
kız sonunda kapıyı açtı döndü arkasına son kez baktı
kız sanki çocuktan gitme demesini bekler gibiydi
ama çocuğun gururu aşkından daha büyüktü
hayat tüm acımasızlığıyla yine yüzünü göstermişti
kız uzun bi süre daha baktı çocuğa
ikisininde gözleri dolmuş bi şekildeydi
kız sonunda kapıyı kapatmadan dışarı çıktı ve gitti
çocuk bu durumu ikinci kez kaldıramayıp
dizlerinin üzerine çöktü ve başını yere eydi
elleri titriyordu. sanki ağlıyodu ama dışına değil içine
kalp atışarı yavaşlamıştı artık
sanki yolun sonu gelmişti
bukadar uzun yolda tek başına yürümekten yorulmuştu artık
çocuk başını bikez daha kaldırdı ve kapıya baktı
o boş açık kalmış kapıya baktı
sonra eline bir kağıt kalem aldı ve bazı yazılar yazdı
sonra ayağa kalktı zor güç
yavaş adımlarla balkona doğru gitti
ve birazda balkondan izledi gidişini
ve işte sonunda hiç beklenmeyen o hareketi yaptı
kendini aşağı bıraktı ve yere düşene kadar
ağzında tek bir çığlık vardı
sen gittin ben bittim...
şimdi akıllarda şu sorular var:
1- kız neden geri gelmişti
2- çocuk o kağıda ne yazdı
çocuğun bıraktığı kağıtta yazanlar :
bıktım usandım artık
neyden mi?
- bu hayattan
neden mi?
- senin yüzünden
olurda birgün mezarıma geldiğinde gönlümün yandığı o isim yani sen
yabancı bi misafir gibi gel otur başucuma
seyredeyim seni
bakayım gözlerine
tutayım ellerimi
hayallere dalayım seninle ufuklarda
bırakıp gittiğin bu karanlık dünyamda
hayatımın ışıklarını söndürüp giden sen
karanlıkta kalan ben
SevgiLi...
kız yıllar önce çocuğu terk edip birbaşkasına gitmiş
sonra çok pişman olmuş ama geri dönüşü yokmuş
gün gelmiş ülkeyi terk etme kararı almış
son kez çocuğu görmek için ona gitmiş
bir gece yarısı kapısını çalmış
içeri girmiş
gözlerine bakmış
pişmanlığını göstermiş
ama yaptığı hata affedilecek cinsten değilmiş
bıraktığı limandaki gemi çoktaaan yol almış gitmiş