fan-sitem

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
fan-sitem

    TROYA MİTOLOJİSİ

    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    TROYA MİTOLOJİSİ Left_bar_bleue999 / 100999 / 100TROYA MİTOLOJİSİ Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    TROYA MİTOLOJİSİ Empty TROYA MİTOLOJİSİ

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:08 pm

    TROYA MİTOLOJİSİ


    Troya şehrinin kurulmasıyla ilgili
    mitosta, Troaslı İlios günün birinde Frigya Kralı'nın düzenlediği bir
    yarışmaya katılarak birinci olur. Kazandığı ödüller içinde kara benekli
    bir inek de vardır. Biliciler İlios'a ineği izlemesini ve kentini
    ineğin durduğu yerde kurmasını söylerler. İnek gidip gidip Karamenderes
    (Skamondros) ile Dümrek (Smois) ırmaklarının arasında denize yakın bir
    yerde durur. Kurulan şehre önce İlios, sonra kurucunun atalarında
    Tros'un anısına Troya adı verilir. Bir süre sonra Zeus kente Pallas
    Athena heykeli indirecek, İlios da heykelin indiği yere Athena
    tapınağını yapacaktır. İlios soyu çoğalarak Priamos'a kadar gelir.


    Homeros'un
    İlyada'sında geçen şu çok ünlü savaşın hikayesi ise kısaca şöyle ortaya
    çıkmıştır; Tanrı Zeus'un bir kuğu şekline girerek Leda'dan peydah
    ettiği Helena evlenecek yaşa gelince Akhaların önde gelenleri
    Tündareos'un sarayına giderler. Burada Tündareos ya da Helena'nın
    seçimiyle, Menelaos Helena'nın kocası olur. Daha sonra Tündareos ölünce
    Sparta Krallığı Menelaos'a kalmıştır.


    Efsaneye göre,
    savaşın nedeni ise Iolkos Kralı Pelans ile Thetis'in düğünlerine davet
    edilmeyen kavga tanrıçası Eris'in, sinirlenip bir oyun düzenlemesi ve
    Hera, Afrodit ve Athena'nın oturduğu ziyafet sofrasına, üzerinde 'en
    güzele' yazılı bir elma atmasıyla başlar. Elmanın kimin olduğu üzerine
    3 güzel tartışmaya başlarlar ve Zeus'tan bu sorunu çözmesini isterler.
    Zeus işin içinden çıkamayınca, çareyi dağlarda çobanlık yapan ve yalnız
    yaşayan Paris'i rehber ilan etmekte bulur. Güzellerden her biri
    kendisini seçmesi için Paris'e bir şey vadederler. Paris Afrodit'e
    kanar ve dünyanın en güzel kadınını elde etmek için Afrodit'i
    yarışmanın birincisi seçer. Paris, Afrodit'in yardımıyla Sparta'ya
    gider, Helen'i kaçırır, prensi olduğu Troya şehrine geri döner. Bunun
    üzerine Sparta Kralı Menelaos, Akha ordularını toplayarak Troya'ya
    savaş açar. Böylece 10 yıl sürecek Troya savaşı başlamış olur.


    Troya,
    Kazdağı'nın eteğinde, Skomondros(K. Menderes) ile Simoeis(dümreli)
    çaylarının sınırladıkları ve bir yanı Ege denizine, bir yanı boğaza
    bakan üçgen biçimli, ova egemen yüksekçe bir yerde kurulmuş,
    Schilemann, Dorgfeld ve Blegen tarafından kazılımıştır. 1871'de
    Schilemann, Priamos'un hazinesini bulma umuduyla işe başlamıştır.
    1882'de Schilemann, W.Dorpfeld ile birlikte çalışmış ve Dorpfeld burada
    9 yapı katı saptamıştır. 1932-1938 arası Carl.W.Blegen başkanlığında
    yapılan kazılar sonucunda Dorpfeld'in 9 kültür katı, 30'a yakın
    yerleşme katına bölünmüştür. Troya şu anda Monfred Korfmann tarafından
    kazılmaktadır.


    TROYA 1 (MÖ 3000-2500)


    Troya
    1'in en gelişmiş evresi 1y'de kentin çapı 90 metreydi. Toya 1'in ana
    girişi güney tarafta ve duvarı çok iyi korunmuş durumdadır. İki kule
    ile savunulan kent kapısı 2.97 metre enindeydi. 3 metre kadar
    genişlikte dar bir koridor şeklinde bu girişin iki yanında üçgen
    şeklinde yapılmış olan savunma kulelerinin de doğu yönündekinin alt
    kısmı ve bitişindeki sur kalıntıları görülebilir. Yüksekliği 3.5
    metreye yakın olan kule kalıntısının tabanının irü taşlardan oluştuğu,
    duvarlarının da yukarıya doğru çıktıkça küçülen taşlardan örüldügünü
    görmekteyiz. Troya 1'e ait en sağlam kalıntı megaron tarzı bir
    evdir(1b). Onun altındaki yapı ise 1a katmanına aittir. Yine megaron
    tarzı evin dıştan ölcüsü 18,75*7 metre, duvar örtüsü balık sırtı
    şeklindedir. Büyük odasında biri tam ortada, diğeri doğu duvara yakın
    olmak üzere 2 ocak bulunmuştur. Sadece birinci ocak görülebilir
    durumdadır. Aynı odada kuzey ve doğu duvara doğru dayanan ve günümüzde
    izleri belli olmayan platform, 2 metre uzunluğunda, 90 cm genişliğinde
    ve ve 30 cm yüksekliğindeydi. Bu megaron yapısı bugüne değin bilinen en
    eski örnekti. Güneyinde pek belirgin olmayan 5 paralel duvar
    kalıntısının da megaron tipi yapı olma olasılığı vardır. 1987 yılında
    Troya 1 evresine ait duvarların hemen hepsi temizlenmiştir. Schilemann
    yarmasındaki yapılar Troya 1 evresine aittir ve MÖ 3000-2800'lere
    tarihlenmektedir. Troya 1 büyük bir tahriple son bulmuştur.


    TROYA 2 (MÖ 2500-2200)


    Troya
    2'nin çapı 110 metreyi geçmekte ve 7 yapı katından oluşmaktaydı. Troya
    1 bir yangınla son bulmasına rağmen Troya 2'de gelişmeler görülür.
    Fakat kültür değişikliği yoktur. Eski dünyanın batısında, bir plan
    sistemi gösteren ilk kent olma özelliğini taşır. Anıtsal ölçüde
    megaronların yanyana bir cephe oluşturacak biçimde sıralanmaları ve bu
    yapı kompleksine propilonla girilmesi sistemi, 700 yıl sonraki Tiryns
    akropolünde görülmektedir.


    En geç evresi olan 2g yapı
    katında yerleşmenin orta noktasında yer alan, megaron tipi plana göre
    inşaa edilen yapının krala ait olabileceği, değilse bile bir bir
    toplantı yeri olabileceği tahmin edilmektedir. Bu yapı evresindeki
    planların megaron tipinin türevleri oldukları görülmektedir. Konutların
    büyüklükleri arasındaki farklılıklar ise Troya 2g yerleşmesinde yaşayan
    toplumda belirli bir sosyal farklılaşmanın olduğunun kanıtıdır.


    Troya
    2, üç ana evresiyle tanmlanmaktadır.(2a, 2b, 2c-g) Bunların herbirinin
    yeni bir sur duvarı vardır. 2a'dan FL ve FN olarak gösterilen, üstleri
    açık ve koridorlu 2 geçit kalmıştır. Bunlar 2b'nin duvarlarına
    uydurulmuş ve kullanılmaya devam edilmiştir. FM (c5-6) ve FO(f-g6-7)
    kapıları ana girişlerdir. Büyük megaronun ( )olarak gösterilen çoğu
    yeri Schilemann'ın kuzey-güney açması sırasında tahrip olmuştur.


    Troya
    2 büyük kent kapısı güney surunun(FN) ortasında idi. Güneybatı
    kapısının (FM gc) kalıntıları ve taş döşemeli 21x7,5 metre
    boyutlarındaki rampası iyi korunmuştur. Bu rampa, girişi 5,25 metre
    uzunluğunda ve 2 kanatlı bir kapısı olan, FM propilonuna çıkıyordu.
    Megaron planlı (FM) propilonu 2c-g evrelerine aitti. FN kapısı 2c'nin
    ana girişiydi. Son evreye ait olan giriş, FN ile gösterilen büyük
    propilondu ve megaron biçimindeydi. Buradan 2c-g (2200-2100) yıllarında
    yapılan açık bir alana giriliyordu. Çakıl döşeli bir avlu içindeki alan
    2a ve 2b'nin kent duvarlarının üstü düzeltilerek yapılmıştı.


    Büyük
    megaron (2a), 2c yapı katına aitti. 1989 kazılarında yapının yangın
    geçirmiş doğu duvarı ortaya çıkarılmıştı. Yapı tepenin en yüksek
    noktasında ve çevreye çok hakim bir konumdaydı. Bir kısmı Schilemann'ın
    kuzey-güney açması ile tahribe uğramışsa da planı saptanmıştır.
    Dorpfeld'in saptadığı 2h, 2r, 2f megaronlarının da kral ailesine ait
    olmsası muhtemeldir. 2d yapısı ise depo niteliğindedir.


    Schilemann
    tarafından 1871-90 yılları arasında yapılan çalışmalarda Troya 2 yapı
    katmanları arasında ele geçirilen hazine buluntusu çok gelişmiş bir
    metal işçiliğinin örneği ve gelişmiş bir dış ticaretin göstergesidir.
    Schilemann, Priamos'un diye nitelediği hazineyi Troya 2'nin rampalı
    kapısının batı duvarı dibinde bulmuştur. Bu evrenin çanak çömleği de
    karakteristiktir. Kazılarda Troya 2'ye ait buluntuların çoğunun 1 metre
    kalınlığında bir yangın molozunun atından çıkması, bu kentin ani bir
    istilaya uğradığının bir göstergesidir. Bu nedenle Schilemann burayı
    Homeros'un İlyada'sında geçen Troya olarak nitelendirmiştir. Aynı
    dönemde Batı Anadolu ve Kıta Yunanistan'ındaki çeşitli yerleşimlerdeki
    benzer yıkımlar ve izleyen dönemde bu kentlerin kültür yaşamında
    görülen uzun süreli durgunlukların MÖ 2000 yıllarının başlarında Orta
    Avrupa'dan gelen Hint-Avrupa kökenli göçlerden olduğu sanılmaktadır.
    Troya 2'yi dışardan gelen göçmen toplulukların yıktığı ve buraya
    yerleşmeden yollarına devam ettikleri sonucuna varılmıştır.


    TROYA 3 (MÖ 2200-2050)


    Hisarlık
    höyüğündeki 3. Erken Tunç Çağı yerleşmesinde yaşam şeklinin pek
    değişmediği görülmektedir. Bu dönemde 4 yapı evresi saptanmış ve
    höyüğün 3 metre daha yükseldiği anlaşılmıştır.


    Evlerin
    döşemelerinin daha önceki gibi sıkıştırlmış kil ya da toprakla
    kaplandığı, duvarların da aynı şekilde örüldüğü biliniyor olsa bile bu
    dönemde bağımsız konutlara rastlanmamaktadır. Bitişik yapılan evlerin
    arasında kalan sokaklar oldukça dardır. Daha önceki dönemden farklı
    olarak, kent surlarının tamamen taştan yapıldığı ve hatıllarla
    güçlendirilmiş kerpiçlerin kullanılmadığı görülmektedir. Son yapılan
    kazılarda Troya 4'ün altındaki tabakalarda bir sınır ya da teras duvarı
    ortaya açığa çıkarılmıştır ve bunun Troya 2'nin sonu olabileceği
    düşünülmektedir. Ayrıca, kuzeye doğru, üzerinde beyaza boyanmış
    kerpiçlerin olduğu, bir yapıya ait taş temel bulunmuştur. Bu dönemde
    pişmiş kap üretiminde ve dokumacılıkta eskiden beri bilinen gelenekler
    sürdürülmüştür.


    TROYA 4 (MÖ 2050-1900)


    Beş
    ayrı yapım evresinin izlendiği bu kat Erken Tunç çağının son
    yerleşmesidir. Kazılarda ele geçen eşyalardan Kıta Yunanistan'ı, Ege
    adaları ve Orta Anadolu'yla ilişkilerin yoğunlaştığı anlaşılmaktadır.
    Bitişik yapılmış, kil döşemeli taş temel üzerine kerpiçten oluşturulmuş
    duvarları olan evlere ve ilk kez avlularda yer alan kubbeli fırınlara
    rastlanmıştır.


    Troya 4 evresine ait, üstüste 6 yangın
    evresinin olduğunu bilmekteyiz.Doğu profilinde bunu açıkça görmek
    olasıdır.Bütün bu tabakaları 4.evreye tarihlememizin nedeni, binaların
    aynı yapım planlarını izlemiş olmasıdır.Bitişik yapılmış olan bu
    evlerin hepsinde, girişin sağ ya da solunda mutlaka oval fırın
    vardır.Binalar ve tabanlar inanılmaz derecede güneye doğru eğim
    yapmışlardır.Bu nedenle, höyüğün kenarında olan bu önemli buluntuları
    saptamak mümkün olmuştur. Böylece Troya 4'ün mimari planı açık bir
    şekilde gözönündedir. En alttaki yanık tabakada, bir oda içinde yabani
    hayvan kemiklerine rastlanması, bunların o dönemde sürekli meydana
    gelen yangınlardan kaynaklandığını düşündürebilir.


    TROYA 5 (İ.Ö. 1900-1800)


    6
    yapım evresinin saptandığı iki metre kalınlığa sahip bu yerleşme
    katmanında Batı Anadolu'da, Erken Tunç Çağı'ndan Orta Tunç Çağı'na
    geçiş dönemine rastlanmıştır. Bu dönemde Ege dünyasıyla süregelen
    ilişkilere Kıbrıs'la başlayan ilişkilerin eklendiği sanılmaktadır.


    Surların
    alt kısımları işlenmemiş taşlardan ve üst kısımları kerpiçten
    yapılmıştır. Evlerin planlanmış döneme göre daha düzenli olduğu,
    dikdörtgen bir alanın üç tarafına küçük odaların yapıldığı, odaların
    köşelerinde kilden yapılmış oturma veya yatak sekilerinin olduğu,
    kubbeli ocakların veya arı kovanı şeklindeki fırınların kullanıldığı
    anlaşılmaktadır. Evlerden birinin döşemesinin altında hocker tarzında
    (insanın ana karnındaki duruşu) gömülmüş yeni doğmuş bir bebenin
    iskeletine ait kemik kalıntıları bulunmuştur.


    TROYA 6 (İ.Ö. 1800-1275)


    Troya
    6, 300.000 m2 bir alana yayılmıştır. Sekiz yapı katından oluşan 6'ncı
    yerleşme üç ana evre gösterir. En parlak devir Troya 6(f-e)
    evreleridir. Kazılarda elegeçen buluntular, tamamıyla yeni plan ve
    yapılar, Troya 6'nın o döneme kadarki yaşayanlarından başka insanlarla
    ilişkisi olmuş olabileceğini akla getirmektedir.


    Sur
    duvarı, birbirine beş kapıyla bağlanan altı bölümden oluşur. Surun en
    görkemli bölümü 6g evresine giren bir kuledir ve uzunluğu 18, genişliği
    8 metredir. Kulenin ortasında keskin köşeli bir sarnıç ve onun içinde
    sekiz metre derinlikte kayaya oyulmuş bir kuyu vardır. Bu kuyudan
    kuşatma sırasında yararlanılıyordu. Uzunluğu 41.5, genişliği 4.5 m.
    olup yüksekliği 4 m'yi geçen duvar boyunca dört dikey çıkıntıya
    rastlanır. Fakat bu duvar yüksek bir Roma dönemi duvarıyla
    kapanmaktadır. (6 r - 6 s)


    Buleteryon ve Schliemann'ın
    kuzey-güney açması ile tahrip edilen duvarın doğu bölümü iyi
    durumdadır. 6 h kulesi tarafından tahrip edilen sur günümüzde
    etkileyici bir durumdadır. Bu duvarlar konglomera taş bloklar ile
    dörtgen kesilip dış yüzeyleri düşmanın tırmanmasını engelleyecek
    şekilde yontulduktan sonra harç kullanmadan içe doğru eğimli bir
    şekilde birleştirilmiştir. Her on metrede dişler yaparak kenti
    çevrelemektedir.


    Troya 6'da kulelerin kullanılması bu
    dönemde şehrin güçlü olduğunu gösterir. Girişin koridor şeklinde olması
    kente buradan girebilecek düşmanların iki ateş arasında kalmasını
    sağlamak içindir.


    Troya 6 yerleşmesinin sarayları ve
    diğer önemli yapıları, tepenin üzerinde yeralıyordu. Ancak Hellenistik
    dönemde Athena Tapınağı'nın inşasında bu yapıların bir kısmı tahrip
    olmuştur.


    Akropolün güneybatısından (6 t) girerek
    hafif yokuş yukarı ana cadde izlenirse solda Direkli Ev olarak
    nitelendirilen yapıya gelinir. Troya 6 ve Troya 7a'da kullanıldığı
    düşünülmektedir. 26x12 m. boyutlarındadır. Yapıyı destekleyen
    direklerden biri belirgindir. Yapının güney duvarı daha kalın
    örülmüştür. Arka tarafta hafif bir genişleme gösteren yapı megaron
    tarzında farklılık gösterir. Direkli evin kuzeydoğusunda 630 no.lu ev
    görülür. İÖ 1700'e tarihlenen evin duvarları küçük taşlardan meydana
    gelir.


    6 g'nin kuzey bitişinde megaron tarzı evlere
    rastlanmıştır. Bu odaların çoğundan kent nüfusunun bu dönemde birden
    arttığı, duvarlarının zayıf mimarisinden aceleyle yapıldıkları
    anlaşılmaktadır. Kazılarda bu odalarda erzak küplerinin çok sayıda
    bulunması kiler niteliğinde olabileceğini göstermektedir. Evlerin ortak
    özelliklerinden biri dışa, surlara bakan duvarlarının daha kalın ve
    özenli yapılmış olmasıdır. 6 c evinin bir kısmı Schilemann tarafından
    tahrip edilmiştir. 6 f yapısı farklı karakter göstrir. Duvarlar geniş
    ve büyük kesme taşlarla örülmüş olup dışta dişler yaparak bölümlere
    ayrılmıştır. 6 a yapısı 19,18x12,30m boyutlarında bir yapıdır. Troya
    6'nın megaron planını normal olarak gösteren yapılardandır.


    Troya
    6'nın önemli bir yapısı Antalı Ev -6 t- girişinin doğusunda bulunur.
    Üzerine gelen bulevteryon tarafından büyük ölçüde tahribe uğramıştır.
    Eve Anta adını veren taş halen yerindedir.


    Akropol
    evlerinin birçoğu trapezoidaldir. Bu türdeki evlerin dar yüzleri kente,
    geniş yüzleri ise surlara bakmaktadır. Böylece trapezodial evler
    kuzeyden güneye doğru genişleyen ve yelpaze gibi açılan akropol planına
    uymaktadır. Homros'un İlyada'sında bahsettiği Priamos'un İlyon kenti,
    Troya 6h'dir. İlyada'da anlatılan ve 10 senelik savaş sonucu ele
    geçirilen kent burası idi. Odesya'da anlatılan İlyon tahribi ise 7a
    katında olmuştur.



    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    TROYA MİTOLOJİSİ Left_bar_bleue999 / 100999 / 100TROYA MİTOLOJİSİ Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    TROYA MİTOLOJİSİ Empty Geri: TROYA MİTOLOJİSİ

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:08 pm

    deva mı?Very Happy

    TROYA 7 (MÖ 1275-1240)


    Troya
    6'nın bir deprem ile son bulmasıyla Troya 7a katmanında depremin
    aralıklarla devam ettiği ve deprem sonucu yıkılan yapılar altında insan
    iskeletlerine rastlanması, buranın ansızın terkedildiği izlenimi
    yaratmaktadır. Yine de bir kültür değişikliğine rastlanmamıştır. 6h
    evresinde bulunan Minyas seramiğinin aynı bollukta 7a katında da
    varolduğu kaydedilmiştir. Bu dönemde plan ve mimarinin düzenlemesinde
    bir karakter değişikliği görülür. 6f-h evrelerindeki yüksek sanat
    düzeyinden ve kent planından bir eser kalmamış, ayrıca sosyal sınıf
    ayrılığı gösteren ev tipleri ortaya çıkmıştır. İyi korunmuş bu evler
    doğu suru ve kapısı arasında görülebilir. Bu köklü değişim deprem
    sonrası akropol dışında oturan halkın devlet yönetimine geçmesiyle ve
    kral ve soyluların ortadan kalkmasıyla açıklanabilir. Uzun zaman kral
    ve soyluların kendilerini sömürmesinden bıkan halk tabakası depremden
    yararlanıp bir darbe gerçekleştirimiş olabilir.


    Troya 7b 1 (1240-1190):


    7a
    katındaki yanık tabaka 50 ila 100 cm arasında değişen bir kalınlık
    gösterir. Bu tahribe karşın Troya'lılar kentlerine dönmüşler ve
    surlarla evleri onarmışlardır. Minyas seramiği üretimi devam etmiştir.
    İlk kez 7a'da görülen yapı tarzı burada da devam etmektedir.


    Troya 7b 2 (MÖ 1190-1100):


    Troya
    6'dan sonra ilk kültür değişikliğine bu tabakada rastlanır. Bu katta
    Buckel keramik denilen ve benzerlerine yalnızca Balkan ülkelerinde
    rastlanan kurşuni renkli, yüksek keskin kulplu ve üzerleri
    boynuzcuklarla süslü kaplar görülür. Duvar örgüsünün dip kısmı ortostat
    şeklinde blok taşlarla güçlendirilmiştir. Bu tip bir ev 6u kapısının
    batısında görülmektedir.


    Troya 7b 2'de yerleşen Balkan
    kökenli halk buraya zor kullanmadan gelmiş olmalıdır. Çünkü bundan
    önceki tabakada bir yangın veya tahribe rastlanmamıştır. Buradan, Ege
    göçüne ilk durağın Troya olmuş olabileceği akla gelir. Bu dönemde Troya
    akropolünün göçler nedeniyle gücünü yitirdiğini görmekteyiz. Troya 7
    evresi için yeni yapılan çalışmalarda, önceden bilindiği gibi üç tabaka
    değilde, dört ya da beş tabakadan oluşmuş olma ihtimali belirmiştir.


    TROYA 8 (MÖ 700-350)


    Bu
    evrenin buluntuları 7. yüzyıldan eskiye gitmez. İlk yapılara batı
    kapısının doğusunda rastlarız. Burası yukarı temenos olarak
    adlandırılan sunağın altına rastlamaktadır. Sunak Hellenistik dönemde
    yapılmıştır. Sunağın batısında bulunan ve kare plana sahip başka bir
    sunak ise Agustus dönemine aittir. Yukarı temenosun güneyinde "aşağı
    temenos" adı verilen ve içinde iki sunağın bulunduğu kutsal yer de
    Helenisitik dönemde inşaa edilmiştir. Bu dönemdeki en önemli yapı
    Athena tapınağıdır. Tapınak ve onu çeviren kutsal alan ve anıtsal giriş
    kapısının yapılması için düz bir platform elde etmek üzere höyük
    tepesinde bulunan eski yapı kalıntılarının bir kısmı yıkılarak düz bir
    saha açılmış ve üzerine inşaa edilmiştir. Bu yüzden bu devreye ait
    cevaplanamaycak sorular ortaya çıkmıştır. Geriye kalan son kalıntılar
    da Schilemann'ın büyük açmasıyla ortadan kalkmıştır. Homeros'un
    İlyada'sında Athena tapınağından bahsetmesi ve tapınağın kentin en
    yüksek noktasında bulunduğunu söylemesi arkeologları buranın bir
    tapınak olabileceği kanısına yöneltmiştir. Ancak, yapılan çalışmalarda
    yapının Athena Tapınağı olduğu konusunda herhangi bir somut kanıta
    rastlanmıştır. Tapınağın yeri Schliemann tarafında tamamen kazılmış
    olduğu için şu an burada derin bir çukur mevcuttur.


    Herodotos'a
    göre Xerxes burada tanrıçaya bin öküz kurban etmiştir. İskender ise
    Granikos zaferinden sonra tapınağı ziyaret edip armağanlar sunmuş ve
    daha sonra gönderdiği bir mektupta buraya görkemli bir tapınak
    yaptıracağı konusunda söz vermiş olduğu bilinir. Strabon, İskender'in
    bu isteğini Lisimakos'un yerine getirdiğini söyler.


    TROYA 9 (MÖ 350-MS 400)


    Roma
    döneminde Novum İlyum olarak bilinen kentin yapısal olarak çok büyüdüğü
    görülmektedir. Troya 9'un bu dönemde Sezar (İÖ 59-44) ve Oktavyus
    Ogustus (İÖ 31-14) devirlerinde kültür açısında yeni bir ivme
    kazanmıştır. Athena Tapınağı bu dönemde yapılan değişikliklerle
    genişletilmiştir. Troya bu dönemde Roma İmparatoru Büyük Konstantin (MS
    324-327) tarafından başkentin yeri olarak düşünmüş, ancak daha sonra
    Bizantion'da karar kılmıştır.


    Novum İlyum'um son
    yapılan çalışmalarda anıtsal bir yapıya sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
    Bu yapıların çoğu yazılı kaynaklardan bilindiği üzere Julius Klaudyus
    hükümdarlığında ve daha sonraki hükümdarlar tarafından yapılmıştır.


    İlyum
    kale duvarının tam önünde yeralan tiyatro, sunaklar ve ovaya doğru
    uzanan burun üzerindeki kuzeydoğu terasındaki büyük tiyatro gibi
    Hellenistik ve Roma dönemleri anıtlarına yeni bulgular da eklenince
    burası büyük şehir niteliğine bürünmektedir. Yapılan kazılar sonucunda
    görülmüştür ki Roma yapılarının temelleri çok derindedir. Bu yapılar
    arasında derinleşilen her kısımda Troya 6 evresine ait tabakalara
    rastlanmıştır. Bu açmalar, Troya 6-7 kale yerleşmesinin güney
    kapısından 100-170 m. kadar uzaktadır.


    Bu devirde
    Athena tapınağının genişletildiği anlaşılmaktadır. Tapınağın dört
    tarafı 80 m. uzunluğunda sütun sıralarıyla çevriliydi. Bu büyük
    meydanın yapılması sırasında Troya 6'nın en önemli yapılarıyla Troya
    7'nin evleri tahrip edilmiştir. Troya 6'nın büyük giriş kapısı, 7t nin
    hemen doğusunda, yarısı şehir surunun üstünde yeralan bulevteryon ve
    küçük tiyatro ile şehir duvarı üstünde bulunan tiyatro Roma çağına
    aittir.


    Büyük Tiyatro


    Kuzeydoğudaki
    tepenin yamacına yaslanmış bir vaziyettedir. Ovaya ve denize hakim bir
    konumdaki ve 10.000 kişi alabildiği sanılan bu yapıdan geriye çok az
    şey kalmıştır. Blegen yaptığı kazılarda sahne binasının ve orkestranın
    bir kısmını günışığına çıkarmıştır. Oturma sıralarının bulunduğu yamaç
    henüz kazılmamıştır.


    Anıtsal Çeşme (Nimfeum)


    Güneye
    doğru tarlaların içindeki kalıntıların anıtsal çeşmeye ait oldukları
    bilinmektedir. Burada insan ve hayvan figürleriyle süslü döşeme
    mozaiklerine reastlanmıştır. Bu mozaiğin üst kısmında üçüncü yüzyıla
    tarihlenmiş boyalı duvar sıvaları bulunmuştur.Aynı yönde 500 m. kadar
    ileride Troya 6'nın son evrelerine ait olduğu sanılan bir mezarlığa
    rastlanmıştır. Kazılarda ağızları kapalı olarak toprağın hemen altına
    gömülmüş değişik şekil ve büyüklüklerde pişmiş toprak testiler içinde
    ölülerin yakılmasından sonra geriye kalan kül ve kemik artıkları ele
    geçmiştir.


    Küçük Tiyatro(Odeon)


    En iyi
    korunmuş yapılardan biridir. Oturma sıraları sağlam durumdaki Odeon'un
    kavea bölümünün batısı, üst kısımdan itibaren toprakla doldurularak
    yükseltilmiştir.


    Meclis Binası (Buleteryon)


    Yapının
    daha önceleri Odeon olarak kullanılmış olabileceği sanılmaktadır. Önde
    dörtgen planlı bir girişi, arkasında yarım daire şeklinde bir
    orkestrası ve bunun gerisinde oturma sıralarının yeraldığı kavea
    yeralmaktadır. Giriş holünün Troya 6 sur duvarının üstüne oturtulmuş
    tek parçalı mermer eşiktaşı hala yerindedir.

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 8:03 pm