fan-sitem

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
fan-sitem

    GÜNEŞ SİSTEMİ

    Admin
    Admin
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 460
    rep :
    GÜNEŞ SİSTEMİ Left_bar_bleue999 / 100999 / 100GÜNEŞ SİSTEMİ Right_bar_bleue

    Kayıt tarihi : 29/11/08

    GÜNEŞ SİSTEMİ Empty GÜNEŞ SİSTEMİ

    Mesaj tarafından Admin Çarş. Ara. 10, 2008 3:55 pm

    GÜNEŞ SİSTEMİ


    Evrendeki düzenliliği en açık olarak
    gözlemlediğimiz alanlardan biri de, Dünyamızın içinde bulunduğu Güneş
    Sistemi'dir. Güneş Sistemi'nde 9 ayrı gezegen ve bu gezegenlere bağlı
    54 ayrı uydu yer alır. Bu gezegenler, Güneş'e olan yakınlıklarına göre;
    Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Neptün, Uranüs ve
    Pluton'dur. Bu gezegenlerin ve 54 uydularının içinde yaşama uygun bir
    yüzey ve atmosfere sahip olan yegane gök cismi ise Dünya'dır.
    Ne Güneş'in Ay'a erişip-yetişmesi gerekir, ne de gecenin gündüzün önüne geçmesi. Her biri bir yörüngede yüzüp gitmektedirler.
    (Yasin Suresi, 40)

    Güneş
    Sistemi'nin yapısını incelediğimizde, yine büyük bir denge ile
    karşılaşırız. Gezegenleri dondurucu soğukluktaki dış uzaya savrulmaktan
    koruyan etki, Güneş'in "çekim gücü" ile gezegenin "merkez-kaç kuvveti"
    arasındaki dengedir. Güneş sahip olduğu büyük çekim gücü nedeniyle tüm
    gezegenleri çeker, onlar da dönmelerinin verdiği merkez-kaç kuvveti
    sayesinde bu çekimden kurtulurlar. Ama eğer gezegenlerin dönüş hızları
    biraz daha yavaş olsaydı, o zaman bu gezegenler hızla Güneş'e doğru
    çekilirler ve sonunda Güneş tarafından büyük bir patlamayla
    yutulurlardı.
    Bunun tersi de mümkündür. Eğer gezegenler daha hızlı
    dönseler, bu sefer de Güneş'in gücü onları tutmaya yetmeyecek ve
    gezegenler dış uzaya savrulacaklardı. Oysa çok hassas olan bu denge
    kurulmuştur ve sistem bu dengeyi koruduğu için devam etmektedir.
    Bu
    arada söz konusu dengenin her gezegen için ayrı ayrı kurulmuş olduğuna
    da dikkat etmek gerekir. Çünkü gezegenlerin Güneş'e olan uzaklıkları
    çok farklıdır. Dahası, kütleleri çok farklıdır. Bu nedenle, hepsi için
    ayrı dönüş hızlarının belirlenmesi lazımdır ki, Güneş'e yapışmaktan ya
    da Güneş'ten uzaklaşıp uzaya savrulmaktan kurtulsunlar.
    Materyalist
    astronomi anlayışı, Güneş Sistemi'nin kökeninin doğal fiziksel
    süreçlerle açıklanabileceğini, yani bu sistemin kendiliğinden ve
    tesadüfen oluşabileceğini öne sürer. Ancak son 300 yıldır bu konuda
    ortaya atılan tüm farklı teoriler birer spekülasyondan ileri
    gidememiştir. Güneş Sistemi'nin kökeni, materyalist bir bakış açısıyla,
    açıklanamayan bir sır konumundadır.
    Güneş Sistemi'ndeki olağanüstü
    hassas dengeyi keşfeden Kepler, Galilei gibi astronomlar ise, bu
    sistemin çok açık bir tasarımı gösterdiğini ve Allah'ın evrene olan
    hakimiyetinin ispatı olduğunu belirtmişlerdir. Güneş Sistemi'nin yapısı
    hakkında önemli keşiflerde bulunan—ve "yaşamış en büyük bilimadamı"
    sayılan—Isaac Newton ise şöyle yazmıştır:
    Güneş'ten, gezegenlerden
    ve kuyruklu yıldızlardan oluşan bu çok hassas sistem, sadece akıl ve
    güç sahibi bir Varlık'ın amacından ve hakimiyetinden kaynaklanabilir...
    O, bunların hepsini yönetmektedir ve bu egemenliği dolayısıyladır ki
    O'na, "Üstün Kuvvet Sahibi Rab" denir.(1)

    Dipnotlar


    1Michael
    A. Corey, God and the New Cosmology: The Anthropic Design Argument,
    Maryland: Rowman & Littlefield Publishers, Inc., 1993, s. 259

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Kas. 22, 2024 8:07 pm